Tom said he had plenty of friends in Boston.
- Tom Boston'da bir hayli arkadaşı olduğunu söyledi.
Tom has plenty of options.
- Tom'un hayli seçeneği var.
He received a good many letters this morning.
- O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
I've been under considerable pressure to resign.
- İstifa etmek için hayli baskı altındayım.
Air provides considerable thermal insulation when trapped in a chamber.
- Hava bir odada sıkıştırıldığında hayli ısı yalıtımı sağlar.
I'm highly impressed.
- Ben bir hayli etkilendim.
Her new novel has been highly praised.
- Onun yeni romanı hayli övüldü.
We have many members.
- Bir hayli üyemiz var.
A grasshopper and many ants lived in a field.
- Bir çekirge ve bir hayli karınca bir tarlada yaşadı.
Tom was sort of shy as a kid.
- Tom bir çocuk olarak hayli utangaçtı.
You bought a lot of jewels.
- Bir hayli mücevher satın aldın.
You have a lot of experience in computers, don't you?
- Bilgisayarda bir hayli deneyimin var, değil mi?
The torrential rain did quite a bit of damage.
- Şiddetli yağmur bir hayli zarara yol açtı.
They bought quite a few books.
- Onlar bir hayli çok kitap satın aldılar.
He displayed a great deal of patience.
- O bir hayli sabır gösterdi.
I admire Tom a great deal.
- Tom'a bir hayli hayranım.