She sighed with disappointment at the news.
- Haberle ilgili hayal kırıklığından dolayı iç çekti.
The picnic was a disappointment.
- Piknik bir hayal kırıklığıydı.
My mother was disappointed by my failure.
- Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
I was disillusioned at his married life.
- Ben onun evlilik yaşamına hayal kırıklığına uğradım.
We were disillusioned with the result.
- Sonuçtan dolayı hayal kırıklığına uğradık.
The party was a bit of a letdown.
- Parti biraz hayal kırıklığıydı.
It was such a letdown.
- Böylesine bir hayal kırıklığıydı.
I understand her frustration.
- Onun hayal kırıklığını anlıyorum.
I fully understand your frustration.
- Senin hayal kırıklığını tamamen anlıyorum.
You won't be let down if you read the entire book.
- Kitabın tamamını okursanız hayal kırıklığına uğramazsınız.
Mary has been badly let down.
- Mary berbat bir şekilde hayal kırıklığına uğratıldı.