Tom donates half his salary to his favorite charity.
- Tom maaşının yarısını sevdiği hayır kurumuna bağışlıyor.
I've been asked to play my clarinet at a charity event.
- Hayır organizasyonunda klarnet çalmam istendi.
Nope, I'm not buying it.
- Hayır, onu almıyorum.
Tom just couldn't say no to an offer that good.
- Tom o kadar iyi bir öneriye sadece hayır diyemedi.
Are Tom and Mary dating? No, they're just good friends.
- Tom ve Mary çıkıyorlar mı? Hayır, sadece iyi arkadaşlar.
Sami left his entire fortune to charity.
- Sami tüm servetini hayır kurumuna bıraktı.
Tom donated his entire fortune to charity.
- Tom bütün servetini hayır için bağışladı.
No, you can't use my car!
- Hayır, arabamı kullanamazsın!
The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
- Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.
The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
- Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.