having the tendency to give

listen to the pronunciation of having the tendency to give
الإنجليزية - التركية

تعريف having the tendency to give في الإنجليزية التركية القاموس.

giving
bağış

Eski kitaplarımı bağışlıyorum. - I'm giving my old books away.

Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık. - Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.

giving
{f} ver

Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü sadece öpücüğe hakettiği ilgiyi vermiyordur. - Any man who can drive safely while kissing a pretty lady is simply not giving the kiss the attention it deserves.

EVET işareti vererek yanıtladı. - He responded by giving the OK gesture.

giving
{i} verme

Televizyon bilgi vermek için çok önemli bir araçtır. - Television is a very important medium for giving information.

Bana küçük bir kredi vermeyi düşünür müsünüz? - Would you consider giving me a small loan?

giving
ver(mek)
giving
{i} bağışlama
giving
vererek

Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti, - A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.

EVET işareti vererek yanıtladı. - He responded by giving the OK gesture.

giving
(isim) bağışlama
الإنجليزية - الإنجليزية
giving
having the tendency to give

    الواصلة

    ha·ving the ten·den·cy to give

    التركية النطق

    hävîng dhi tendınsi tı gîv

    النطق

    /ˈhavəɴɢ ᴛʜē ˈtendənsē tə ˈgəv/ /ˈhævɪŋ ðiː ˈtɛndənsiː tə ˈɡɪv/
المفضلات