Bu geçerli bir bakış açısıdır.
- This is a valid point of view.
O, 31 Mart, 1997 tarihine kadar geçerlidir.
- It's valid until March thirty-first, nineteen-ninety-seven.
Doğrulama yöntemi Bowling'in raporlarına da dayanıyordu.
- The validation methodology was based also on Bowling's reports.
Lütfen bu bileti doğrula.
- Please validate this ticket.
Sizin iddianızın hiçbir geçerliliği yoktur.
- Your argument has no validity.
Toplumsal cinsiyet kimliği bozukluğunun geçerliliği siyasette son derece tartışmalı bir hal almıştır.
- The validity of gender identity disorder has become highly controversial in politics.
Şikayetimin yasal olduğunu düşünüyorum.
- I think my complaint is valid.
Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.
- With all due respect, I think they both had valid points.