Tom üzerinde oturma odası eşyası işaretli bir karton kutuyu açtı.
- Tom opened a cardboard box marked living room stuff.
Geminin bir işaretli listesi vardı.
- The ship had a marked list.
Takvimimde doğum gününü işaretledim.
- I marked your birthday on my calendar.
Biz HTML'nin, temel bir kural olarak, açık ve kapalı etiketlerle işaretlenmiş elementler olduğunu açıkladık.
- We have explained that HTML is, as a basic rule, elements marked up with open and close tags.
İki fikir arasındaki zıtlık çok belirgin.
- The contrast between the two ideas is very marked.
Muhalefet daha belirgin oluyor.
- Opposition is becoming more marked.
Of a playing card: having a secret mark on the back for cheating.