Tom'un o şarkıyı tekrar söylemesini dinlemek zorunda olmak istemiyorum.
- I don't want to have to listen to Tom sing that song again.
Sana ateş etmek zorunda olmak istemiyorum.
- I don't want to have to shoot you.
Karşılıklı adımlar atmak gerekmektedir.
- Mutual steps have to be taken.
Sen sadece Tom'u öpmek zorunda kalmaktan korkuyorsun.
- You're just afraid you'll have to kiss Tom.
Seni incitmek zorunda kalmak istemiyorum ama yoluma çıkarsan başka seçeneğim kalmayacak.
- I don't want to have to hurt you, but if you get in my way, I'll have no choice.
It has to be an electrical fault.
You have to wear a seat belt.