havai

listen to the pronunciation of havai
التركية - الإنجليزية
التركية - التركية
mecaz - Dilediği gibi davranan, uçarı, hoppa
Açık mavi renginde olan: "Havaî gözlük camlarının arkasından insana tatlı tatlı bakan iri kara gözleri vardı."- Y. K. Karaosmanoğlu
mecaz - Değersiz, boş: "Ne yapıp yapmış bu havaî konuşmayı bir röportaj şekline sokmak yolunu bulmuştu."- Y. K. Karaosmanoğlu
Hava ile ilgili, havada bulunan
Dilediği gibi davranan, uçarı, hoppa
Açık mavi renginde olan: "Havai gözlük camlarının arkasından insana tatlı tatlı bakan iri kara gözleri vardı."- Y. K. Karaosmanoğlu
Değersiz, boş: "Ne yapıp yapmış bu havai konuşmayı bir röportaj şekline sokmak yolunu bulmuştu."- Y. K. Karaosmanoğlu
Değersiz, boş
(Osmanlı Dönemi) havaya ait olan her bir unsur
Dilediği gibi davranan, uçarı
Uçarı, yeleme
Açık mavi renginde olan
yeleme
HAVAÎ
(Osmanlı Dönemi) (C.: Havâiyât) Havaya âit ve müteallik. Hava ile alâkalı
HAVAÎ
(Osmanlı Dönemi) Heves ve nefis hesabına olan, boşuna veya çirkin. Günahlı iş. Nefsâni hâl ve hareketler
havai fişek
Törenlerde, geceleri yakılarak havaya uçurulan, renkli ışıklar saçan fişek
havai fişek
Geceleyin düşman bölgelerini aydınlatmak amacıyla kullanılan fişek
havai mavi
Bu renkte olan
havai mavi
Göğün rengi, açık mavi
havai
المفضلات