Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
The girl appeared sick.
- Kız hasta görünüyordu.
Five patients were in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
- Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.
I could not go to the party because of illness.
- Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.
He could not go on the hike because he was ill.
- O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.
The ailing aunt let out a sigh.
- Hasta teyze iç çekti.
Do I look like an invalid?
- Hasta gibi mi görünüyorum?
Can a case be made for late-term abortions?
- Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?
He didn't want to take today's test, so he made believe that he was sick, and didn't go to school.
- O bugünkü sınava girmek istemedi, bu yüzden hasta olduğuna inandırdı, ve okula gitmedi.
I was crazy about that boy.
- Ben o delikanlıya hastaydım.
The patient lost his patience.
- Hasta sabrını kaybetti.
One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.
- Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı ve şimdi hızlı bir iyileşme gösteriyor.
A healthy person is a poorly examined sick person.
- Sağlıklı bir kişi kötü muayene edilmiş hasta bir kişidir.
It's not a nuthouse, it's a psychiatric hospital.
- Bu bir akıl hastanesi değil, bu bir psikiyatri hastanesi.
Why did they put Tom in a nuthouse?
- Neden Tom'u bir akıl hastanesine koydular?
Tom was admitted into the hospital.
- Tom hastaneye kabul edildi.
A freezing beggar was brought into the hospital for treatment. However, he didn't have even one cent with which to settle the bill.
- Donan bir dilenci tedavi için hastaneye getirildi. Fakat faturayı ödemek için bir senti bile yoktu.
He looks like a sick person.
- O hasta bir kişi gibi görünüyor.
You're a very sick person.
- Çok hasta bir insansın.
Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
The girl appeared sick.
- Kız hasta görünüyordu.
Can a case be made for late-term abortions?
- Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?
Take this medicine in case you get sick.
- Hastalanırsan bu ilacı al.
He came to school even though he was unwell.
- O, hasta olmasına rağmen okula geldi.
I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me.
- Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı.
Paul is sick in bed today. That's too bad.
- Paul bugün yatakta hasta. Çok kötü.
They said he had a weak form of smallpox.
- Onun çiçek hastalığının zayıf evresini geçirdiğini söylediler.
He feels weak after his illness.
- O, hastalığından sonra zayıf hissediyor.
He hasta visit the doctor.