Too much drinking will make you sick.
- Çok fazla içmek seni hasta edecek.
The dog seems to have been sick.
- Köpek hasta gibi görünüyor.
Five patients were in the waiting room.
- Bekleme salonunda beş hasta vardı.
Cancer patients often have to deal with debilitating bouts of nausea.
- Kanser hastaları sıklıkla bulantı nöbetlerini azaltmakla uğraşmak zorundadır.
I hear he has been ill since last month.
- Onun geçen aydan beri hasta olduğunu duydum.
I could not go to the party because of illness.
- Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.
The ailing aunt let out a sigh.
- Hasta teyze iç çekti.
Do I look like an invalid?
- Hasta gibi mi görünüyorum?
Can a case be made for late-term abortions?
- Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?
Tom made a big donation to the hospital.
- Tom hastaneye büyük bir bağış yaptı.
I was crazy about that boy.
- Ben o delikanlıya hastaydım.
The patient lost his patience.
- Hasta sabrını kaybetti.
One of the hunters was shot and had to be taken to hospital, where he is now making a speedy recovery.
- Avcılardan biri vuruldu ve hastaneye götürülmek zorunda kaldı ve şimdi hızlı bir iyileşme gösteriyor.
A healthy person is a poorly examined sick person.
- Sağlıklı bir kişi kötü muayene edilmiş hasta bir kişidir.
It's not a nuthouse, it's a psychiatric hospital.
- Bu bir akıl hastanesi değil, bu bir psikiyatri hastanesi.
Why did they put Tom in a nuthouse?
- Neden Tom'u bir akıl hastanesine koydular?
His long sickness ran him into debt.
- Onun uzun hastalığı onu borçlandırdı.
Tom was admitted into the hospital.
- Tom hastaneye kabul edildi.
A healthy person is a poorly examined sick person.
- Sağlıklı bir kişi kötü muayene edilmiş hasta bir kişidir.
He looks like a sick person.
- O hasta bir kişi gibi görünüyor.
The girl appeared sick.
- Kız hasta görünüyordu.
The dog seems to have been sick.
- Köpek hasta gibi görünüyor.
Can a case be made for late-term abortions?
- Bir hasta geç dönem kürtaj yapılabilir mi?
Take this medicine in case you get sick.
- Hastalanırsan bu ilacı al.
He came to school even though he was unwell.
- O, hasta olmasına rağmen okula geldi.
The hospital food wasn't as bad as I expected it to be.
- Hastane yemeği olmasını beklediğimiz kadar kötü değil.
I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me.
- Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı.
The sickness has weakened your organism.
- Hastalık, organizmanızı zayıf düşürdü.
He feels weak after his illness.
- O, hastalığından sonra zayıf hissediyor.
He hasta visit the doctor.