hastalık

listen to the pronunciation of hastalık
التركية - الإنجليزية
disease

Many diseases result from poverty. - Çoğu hastalık yoksulluktan sonuçlanır.

He is suffering from an aggravated disease. - O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.

illness

I could not go to the party because of illness. - Hastalık nedeniyle partiye gidemedim.

I could not go to the party because of illness. - Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.

sickness

Sickness prevented him from going out. - Hastalık onun dışarı çıkmasını engelledi.

She is absent because of sickness. - O, hastalıktan dolayı yoktur.

ailment
infirmity
malady
invalidity
distemper
invalidism
patho

Tom is a pathological liar. - Tom hastalık düzeyinde bir yalancıdır.

ill

Illness prevented me from going to school. - Hastalık okula gitmemi engelledi.

I could not go to the party because of illness. - Hastalık nedeniyle partiye gidemedim.

affection
bad blood
sickness, illness, disorder, complaint, trouble; disease, malady; addiction, passion
sickness, illness; ill health
{i} complaint
(Tıp) morbus
lurgy
infirm
fetish
mania
affliction
blight
fever

Fever indicates sickness. - Ateş hastalık gösterir.

Spring fever is not a disease. - Bahar yorgunluğu bir hastalık değildir.

passion
disorder
trouble
infection
murrain
(Tıp) nosema
bout
(Tıp) mal
medical condition
(Tıp) malum
salgın hastalık
Epidemic
bulaşıcı hastalık
contagious disease
hastalık derecesinde
sickly
hastalık belirtisi
signs of disease
hastalık etkeni
Disease agent
hastalık etmeni
Disease agent
hastalık hastası
hypochondriac

Tom is a hypochondriac. - Tom bir hastalık hastası.

hastalık hastası
Valetudinarian, valetudinary, hypochondriac
hastalık oranı
morbidness
hastalık tablosu
of illness
hastalık almak/kapmak
to catch a disease
hastalık belirtileri
symptomatology
hastalık belirtileri
syndrome
hastalık belirtileri bilimi
semeiology
hastalık belirtileri bilimi
semiotics
hastalık belirtileri bilimi
semiology
hastalık belirtilerini ele alan bilim dalı
symptomatology
hastalık bulaştıran
contagious
hastalık bulaştırmak
taint
hastalık devresi
siege
hastalık geçirmek
to have an illness
hastalık geçirmek
to be sick, have an illness
hastalık hastalığı
hypochondria
hastalık hastası
valetudinary
hastalık hastası
valetudinarian
hastalık hastası kimse
hypochondriac
hastalık hastası olma
valetudinarianism
hastalık izni
sick certificate
hastalık izni istemek
request sick leave
hastalık izninde olmak
be on sick leave
hastalık kayıtları
patient's history
hastalık nöbeti
access
hastalık nöbeti
fit
hastalık parası
sick benefit
hastalık parası
sick pay
hastalık sağlık/sayrılık bizim için
(Atasözü) Any of us can be afflicted by illness (therefore we ought to take precautions against it)
hastalık sigortası
sick insurance
hastalık sigortası
health insurance
hastalık sigortası
sickness insurance
hastalık ve muharebe dışı yaralanma
(Askeri) disease and nonbattle injury
hastalık ve çevresel alarm raporu
(Askeri) disease and environmental alert report
hastalık yapan
sickly
hastalık yapıcı
pathogenic
yöresel hastalık
endemic
cinsel hastalık
(Tıp) venereal disease
koroner hastalık
(Tıp) coronary disease
kronik hastalık
(Tıp) chronic disease
mavi hastalık
(Tıp) blue baby
mavi hastalık
cyanosis
sebebi bilinmeyen hastalık
(Tıp) idiopathy
eklemlerdeki ağrılı hastalık
painful joints diseases
genetik yatkınlık (hastalık)
genetic susceptibility (disease)
hastalıklar
diseases
hastalıklar
illnesses

Some mental illnesses already have a cure. - Bazı akıl hastalıklarının zaten tedavisi var.

meslekî hastalık
Occupational disease
zührevi hastalık
Veneral disease
Uluslar Arası Hastalık Kodları; Uluslar Arası İşbirliği Ve Kalkınma Programı (US
(Askeri) International Code of Diseases; International Cooperation and Development Program (USDA)
algın hastalık
epizootic
amansız hastalık
(Konuşma Dili) cancer
ağır hastalık
fatal disease, serious disease
ağır hastalık
serious disease
aşırı tein almaktan olan hastalık
theism
bağırsak iltihaplı tropik hastalık
sprue
bağışıklık sistemini çökerten öldürücü hastalık
AIDS
belirli bir topluluğa özgü hastalık
endemic
besin kaynaklı hastalık
foodborne disease
bulaşıcı hastalık
contagion
bölgesel hastalık
vernacular disease
cinsel hastalık kapma
dose of clap
cinsel hastalık kapma
dose
duygusal hastalık
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective illness
eklem ağrılı ateşli bulaşıcı hastalık
dengue
enfeksiyonlu hastalık risk değerlendirmesi
(Askeri) infectious disease risk assessment
güçten düşüren hastalık
decline
ince hastalık
incehastalık
istemsiz kas hareketleriyle başlayan bir hastalık
chorea
jinekolojik hastalık
(Tıp) gynaecological disease
kutsal hastalık
(Pisikoloji, Ruhbilim) sacred disease
kuşlardan bulaşan bir hastalık
psittacosis
mavi hastalık
path. cyanosis
nedeniyle because; because of, owing to: hastalık nedeniyle owing
to ill health
obsesif kompulsif hastalık
(Tıp) obsesive compulsive disease
parazitlerden kaynaklanan hastalık
parasitism
psiko-somatik hastalık
psychosomatic disorder
salgın hastalık
(hayvan) murrain
sekonder hastalık
(Tıp) iatrogenic illness
seks bağlantılı hastalık
(Tıp) x-linked disease
sifilis benzeri bulaşıcı hastalık
frambesia
sistemik hastalık
systemic disease
sistemli hastalık
(Tıp) systematized affection
sistemli hastalık
(Tıp) systematic affection
tedavisi mümkün hastalık
(Tıp) curable disease
trişinlerin neden olduğu hastalık
trichinosis
tropik bir hastalık
sprue
tüm vücudu etkileyen hastalık
systemic disease
uyuşturucu kaynaklı hastalık veya yaralanma
(Askeri) incapacitating illness or injury
yazıyı algılamada bozuklukla kendini gösteren hastalık
dyslexia
yerleşik hastalık
endemic
zihinsel hastalık
(Tıp) mental disturbance
zührevi hastalık
venereal disease, clap, the clap
zührevi hastalık
venereal disease
çarpışma veya hastalık nedenli olmayan yaralanmalar
(Askeri) injured other than hostilities or illness
çiçek hastalığı türünden hastalık
pox
öldürücü hastalık
killer
öldürücü salgın hastalık
pestilence
ölümcül hastalık
terminal illness
التركية - التركية
Bitkilerin yapılarında görülen bozukluk
Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyoloji görevlerinin bozulması durumu, sayrılık, maraz, esenlik karşıtı
Ruh sağlığının bozulması durumu
Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyoloji görevlerinin bozulması durumu, sayrılık, maraz, esenlik karşıtı: "Hastalıktan, doktordan oldum bittim korkarım."- H. Taner
Aşırı düşkünlük, tutku
(Hukuk) MARAZ
illet
rahatsızlık
(Osmanlı Dönemi) ATEŞ
(Osmanlı Dönemi) DUNE
hastalık tablosu
Hastanın yatağının başında bulunan ve hastalığın seyrini gösteren levha
Hastalıklar
(Hukuk) EMRAZ
SARİ HASTALIK
(Hukuk) Bulaşıcı hastalık
amansız hastalık
Kanser
ağır hastalık
İyileşmesi güç olan hastalık
bulaşıcı hastalık
Mikrop yolu ile yayılan hastalık
ince hastalık
Verem
zührevi hastalık
bakınız: zührevî
hastalık
المفضلات