haslığı

listen to the pronunciation of haslığı
التركية - الإنجليزية
colour fastness
hava haslığı
fastness to weathering
has
{s} peculiar
has
inherent in
has
real

I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me. - Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı.

She's really touchy about her new braces. - O, yeni pantolon askısı hakkında gerçekten hassas.

has
peculiar to
has
fief
has
privy
has
proper to
has
appropriate
asit haslığı
resistance to acids
ağartma haslığı
fastness to bleaching
baz haslığı
alkali fastness
beyazlatma haslığı
fastness to bleaching
buharlama haslığı
resistance to steaming, resistance to ageing
dekatir haslığı
decatazing fastness
dekatirleme haslığı
fastness to decating
depolama haslığı
fastness storage
depolama haslığı
fastness to storage
deterjan haslığı
fastness to detergents
deterjan haslığı
fastness detergents
dinkleme haslığı
fastness to fulling, fastness to milling
fabrikasyon haslığı
fastness to processing
has
pure, unadulterated, genuine, real; of the best quality, of the highest quality, quality
has
peculiar to, special, proper to; pure, unmixed, unadulterated
has
royal, belonging to the sultan
has
private
has
belonging to; special to; peculiar to, unique to
has
special

There are few specialists in the world who can treat this disease. - Dünyada bu hastalığı tedavi edebilen az sayıda uzman var.

If your illness becomes worse, call in a specialist. - Hastalığın daha da kötüleşirse, bir uzman doktoru ara.

has
genuine, real, fine (person)
has
Ottoman hist. a fief of over 100,000 akçe
has
(Nükleer Bilimler) intrisinc
karbonizasyon haslığı
fastness carbonizing
kaynatma haslığı
boiling fastness
kuru temizleme haslığı
(Tekstil) fastness to dry cleaning
kuru temizleme haslığı
fastness dry cleaning
merserizasyon haslığı
fastness to mercerizing
oksidasyon haslığı
resistance to oxidation
pişirme haslığı
kier boiling fastness
renk haslığı
colour fastness
sabunlama haslığı
fastness to soap
su haslığı
water fastness
sürtünme haslığı
fastness to rubbing
temizleme haslığı
fastness cleaning
temizleme haslığı
fastness to cleaning
ter haslığı
(Tekstil) perspiration fastness
ter haslığı
(Tekstil) fastness to sweat
tuzlu su haslığı
(Tekstil) fastness to saltwater
tuzlu su haslığı
fastness saltwater
yağmur haslığı
fastness to rain
yıkama haslığı
fastness to washing
ütü haslığı
fastness to ironing
ışık haslığı
light fastness, light resistance, fastness to light
şişme haslığı
resistance to swelling
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف haslığı في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

Has
hath

He that hath ears to hear, let him hear. - Whoever has ears to hear, let him hear.

has
Hardened Aircraft Shelter
has
Has is the third person singular of the present tense of have. Third person singular present tense of have. the third person singular of the present tense of have
has
Results are an attribute of a race
has
3d pers
has
pres
has
of Have
has
sing
has
Hydrometeorological Advisory Service, of the BoM
has
third-person singular of have
التركية - التركية

تعريف haslığı في التركية التركية القاموس.

has
Hükümdara özgü olan
has
Katışıksız, en iyi cinsten, saf. İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kişi)
has
Osmanlı Devletinde yüz bin akçeyi aşan dirlik
has
Özgü, mahsus: "Anadolu'nun yüksek yaylalarına has, sessiz, pussuz, boz renkli gecelerden biriydi."- R. N. Güntekin
has
Katışıksız, en iyi cinsten; saf
has
(Osmanlı Dönemi) özel, hususi, mahsus
has
Yıllık geliri yüz bin akçeyi aşan dirlik
has
İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kişi)
has
Özgü, mahsus
الإنجليزية - التركية

تعريف haslığı في الإنجليزية التركية القاموس.

has
sahip olmak

Tom her şeye kendi yoluyla sahip olmak zorunda. - Tom has to have everything his own way.

Bu kadar çok paraya sahip olmak seni mutlu etti mi? - Has having so much money made you happy?

has
bkz.have
has
sahip ol
has
sahiptir
has
f., bak. have
haslığı
المفضلات