Chris' heart felt so empty and damaged that it couldn't be repaired.
- Chris'in kalbi o kadar boş ve hasarlı hissetti ki o tamir edilemedi.
Water was coming out of the damaged pipe.
- Hasarlı borudan su akıyordu.
I paid for the damage.
- Ben, hasar için ödeme yaptım.
The damage from the typhoon was enormous.
- Tayfundan gelen hasar büyüktü.
The hurricane has already caused havoc in the Caribbean.
- Kasırga zaten Karayipler'de hasara neden oldu.
People with agraphia can't write due to a brain injury.
- Agrafili insanlar bir beyin hasarı nedeniyle yazı yazamazlar.