الإنجليزية - التركية
تعريف harmful; having to do with poison في الإنجليزية التركية القاموس.
- toxic
- zehirli
Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
-You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
Brom Zehirli dumanı kişinin ciğerlerine zarar verebilir.
-Toxic fumes of bromine can damage one's lungs.
- toxic
- (Biyokimya,Teknik) ağılı
- toxic
- {s} toksik
Leyla çok toksik bir ortamda yetiştirildi.
-Layla was raised in a very toxic environment.
Bu bitki, kediler için toksiktir.
-This plant is toxic to cats.
- toxic
- (Askeri) TOKSİK; ZEHİRLİ: Vücuda zararlı etkisi olan
- toxic
- (Tıp) Zehirli toksik
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف harmful; having to do with poison في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- toxic
harmful; having to do with poison
الواصلة
harmful; ha·ving to do with poi·sonالنطق
Resimler
السابق
المفضلات