harika!

listen to the pronunciation of harika!
التركية - الإنجليزية
(Konuşma Dili) deal
(Argo) ace!
goody
Great!, Wow!
{s} marvelous

You've done a marvelous thing. - Harika bir şey yaptın.

She has a marvelous sense of humor. - Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.

{i} wonder

I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend. - Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.

Thank you for the wonderful gift. - Harika hediye için teşekkürler.

wonderful

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

Have you seen such a wonderful movie before? - Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?

fantastic

Tom is a fantastic singer. - Tom harika bir şarkıcı.

We saw Mac make a fantastic shot. - Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük

(Argo) awesome
neat
{s} gorgeous

Isn't her ring gorgeous? - Yüzüğü harika değil mi?

The dress is absolutely gorgeous. - Elbise kesinlikle harika.

{s} fabulous

Tom did a fabulous job. - Tom harika bir iş yaptı.

We spent a fabulous day in the woods. - Ormanda harika bir gün geçirdik.

{s} cool

I thought it was cool. - Onun harika olduğunu düşündüm.

The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors. - Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.

beautiful

Isn't it a beautiful day for a picnic? - Piknik için harika bir gün, değil mi?

The beautiful color of the sky soon faded away. - Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.

that's great
old

When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool. - On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

How wonderful were the good old days. - Eski güzel günler ne kadar harikaydı.

great

You are a really good secretary. If you didn't take care of everything, I couldn't do anything. You are just great. - Sen gerçekten iyi bir sekretersin. Her şeyle ilgilenmemiş olsaydın , ben hiçbir şey yapamazdım. Sen harikasın.

The food was great in Italy. - İtalya'da yemekler harikaydı.

{s} splendid

Tom did a splendid job. - Tom harika bir iş yaptı.

{s} wizard
(Argo) beauty
incredible

You did an incredible job. - Harika bir iş yaptın.

perfect
wonder, miracle; wonderful, fantastic, great, superb, marvellous, beautiful, dreamy, smashing, lovely, tremendous, terrific, gorgeous, sensational, fabulous, heavenly, divine
groovy
{s} wicked
{i} miracle

For children, this world is full of wonders and miracles. - Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.

{s} swell
smart
(deyim) take the cake
that's cool
(Argo) bad
(Argo) bonzer
questioning
magnificent
(Argo) corker
(Argo) mickey mouse
breathtaking
dreamy
superb

You've done a superb job. - Harika bir iş yaptın.

(Argo) badder
tremendous
(Argo) grouse
goodie
(Argo) ripper
(Konuşma Dili) top hole
it is incredible
far-out
marvel

I love living in this marvellous town. - Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.

I had a marvelous time. - Harika bir zaman geçirdim.

(Argo) pretty spiffy
(Argo) kickass
(Konuşma Dili) bang up
(Argo) spiffy
top-flight
dandy
masterpiece
portent
yummy
prodigy

Tom is a child prodigy. - Tom harika bir çocuk.

sensational
prodigious
lovely
smashing
exquisite
brilliant
terrific

Oh, Mary, you look terrific! - Ah, Mary, harika görünüyorsun!

heavenly
sounds great

This all sounds great. - Bunun hepsi harika görünüyor.

super duper
marvell
(isim) Wonder, miracle; fire
التركية - التركية

تعريف harika! في التركية التركية القاموس.

HARÎKA
(Osmanlı Dönemi) Acı, sızı
HARÎKA
(Osmanlı Dönemi) Bulâmaç. Yulaf lâpası
HÂRİKA
(Osmanlı Dönemi) İmkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, hayranlık vren. Büyük ve görülmedik eser. Görülmedik derecede kıymetli
harika
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey). Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel: "Harika fikir doğrusu, kim akıl ettiyse iyi akıl etmiş."- A. İlhan
harika
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey)
harika
Hayranlık uyandıran
harika
Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel
hârika
(Osmanlı Dönemi) imkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, büyük ve görülmedik eser, görülmedik derecede kıymetli