Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

hareket etme

listen to the pronunciation of hareket etme
التركية - الإنجليزية
start
moving

We've got to keep moving. - Hareket etmeye devam etmek zorundayız.

I had to keep moving. - Hareket etmeyi sürdürmek zorunda kaldım.

hold still
(Ticaret) departure
move

We've got to move very carefully. - Biz çok dikkatli hareket etmeliyiz.

They would have to move fast. - Onlar hızlı hareket etmek zorunda kalacaktı.

hareket etmek
act

If you really have grounds for acting the way you did, then please tell me. - Yaptığınız şekilde hareket etmek için gerçekten sebebiniz varsa, o halde lütfen bana söyleyin.

I had to act at once. - Hemen hareket etmek zorunda kaldım.

hareket etmek
move

Look, Tom, we have to move. - Bak, Tom, hareket etmek zorundayız.

You must move quickly. - Hızlı hareket etmek zorundasın.

hareket etmek
take off
hareket etmek
{f} play
hareket et
{f} move

You'll have to get a move on if you want to catch the train. - Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.

Nothing's wrong with the engine, but my car won't move. - Motorda sorun yok, fakat arabam hareket etmiyor.

hareket etmek
{f} behave
hareket etmek
do
hareket etmek
(deyim) get cracking
hareket etmek
(deyim) make for
hareket etmek
take out
hareket etmek
get off
hareket etmek
(deyim) fuck around
hareket etmek
comport oneself
hareket etmek
leave

When I arrived at the station, the train was just about to leave. - İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.

The train is about to leave. - Tren hareket etmek üzere.

hareket etmek
set off
hareket etmek
get around
hareket etmek
set over
hareket etmek
set out
hareket etmek
start

If we are to be there at six, we will have to start now. - Biz altıda orada olacaksak, şimdi hareket etmek zorundayız.

The train was just on the point of starting when I got to the station. - İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.

hareket etmek
(deyim) fuck about
hareket etmek
pull away
hareket etmek
conduct
hareket etmek
start off
hareket etmek
pull out
hareket etmek
wiggle
hareket et
locomote
hareket et
made move
hareket et
make a motion
hareket et
made a motion
hareket et
{f} act

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

You must act more wisely. - Daha akıllıca hareket etmelisin.

hareket et
make move
hareket etmek
conduct oneself
hareket etmek
move off
hareket etmek
depart
hareket etmek
to motion
hareket etmek
move to

Tom had no desire to move to Boston. - Tom Boston'a hareket etmek için hiç isteğe sahip değildi.

hareket etmek
wag
düşünmeden hareket etme
impulsiveness

Impulsiveness is the devil. - Düşünmeden hareket etmek şeytandır.

hareket et
sashay
hareket etmek
pull away from the kerb
hareket etmek
budge
hareket etmek
(gemi) get under weigh
hareket etmek
deport oneself
hareket etmek
waggle
hareket etmek
comport oneslf
hareket etmek
pull
hareket etmek
1. to move, stir, act. 2. to act, behave. 3. to set out, start; to depart. 4. to leave for
hareket etmek
a) to move devinmek b) (taşıt) to move off c) to get off, to set out yola çıkmak d) to depart, to leave kalkmak e) to act, to conduct, to behave davranmak
hareket etmek
walk
hareket etmek
fleet
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) SEYRAN
Hareket etmek
(Osmanlı Dönemi) EZMEL
Hareket etmek
(Osmanlı Dönemi) HALC
Hareket etmek
(Osmanlı Dönemi) TEVEZZUG
Hareket etmek
(Osmanlı Dönemi) REHZ
Hareket etmek
(Osmanlı Dönemi) IHTİLAC
Hareket etmek
(Osmanlı Dönemi) TENAGGUŞ
Hareket etmek
(Osmanlı Dönemi) DEBB
Hareket etmek
(Osmanlı Dönemi) MEYD
hareket etmek
Vücudu oynatmak, kıpırdatmak veya kımıldamak, devinmek
hareket etmek
Devinmek
hareket etmek
Yola gitmek, yola çıkmak
hareket etmek
Davranmak
hareket etme
المفضلات