تعريف handling في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} kullanma
O, bu makineyi kullanmaya alışıktır.
- She is used to handling this machine.
O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.
- He made good progress in handling this machine.
- (Ticaret) yükleme işlemleri
- bir işi idare etme
- (Havacılık) yer hizmetleri
- yükleme-boşaltma
- kotarma
- yürütme
- elleme
- (Otomotiv) yol tutuş
- (Otomotiv) aracın yol tutuşu
- yürüterek
- elle kullanma
- {f} boşalt
- nakliye
- {i} boşaltma
- muamele
- dağıtım
- işleme tarzı
- Yükleme ve boşaltma
- elle dokunma
- yönetme
- {i} idare
Durumu idare ediyorum.
- I'm handling the situation.
Tom durumu çok iyi idare ediyor.
- Tom is handling the situation very well.
- {i} tedavi
- {i} bakım
- (Nükleer Bilimler) işleme
- {i} taşıma
Taşıma ücreti ne kadar.
- How much is the handling charge?
Dinamit taşıma tehlikeli olabilir.
- Handling dynamite can be dangerous.
- işletme
- {i} dokunma
- handling charges elden geçirme masraflar
- {f} yür
- {f} boşalt: prep.boşaltarak
- {i} ambalajlama
- (Otomotiv) direksiyon hakimiyeti
- hareket
- (Gıda) ele alma
- elden geçirme
- elleçleme
- handle
- idare etmek
Tom'u idare etmek zor.
- Tom is hard to handle.
Bu makineyi idare etmek kolaydır.
- This machine is easy to handle.
- handle
- kulp
Fincanın kulpu kırıldı.
- The handle of the cup has broken off.
- handle
- işlemek
- handle
- {i} sap
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
İşte sapsız bir tava.
- Here is a pan without handles.
- handle
- el tutma yeri
- handling fee
- (Turizm) hizmet bedeli
- handling fee
- (Turizm) hizmet ücreti
- handling of
- indirip bindirme
- handling cost
- kullanma gideri
- handling taxe
- yükleme vergisi
- handling cost
- taşıma maliyeti
- handling costs
- taşıma maliyeti
- handling error
- hata işleme
- handling interpersonal
- kişilerarası idare
- handling methods
- başetme yöntemleri
- handling area
- (Ticaret) elleçleme bölgesi
- handling charges
- dağıtım masrafları
- handling charges
- teslim giderleri
- handling line
- (Askeri) balon çekme halatı
- handling line
- (Askeri) BALON ÇEKME HALATI: Bir balon veya havadan daha hafif bir hava aracına bağlanmış iplerden herhangi biri. Bu ipler vasıtasıyla, yerdeki mürettebat hava aracı veya balonu aşağıya çekerler
- handling of calls
- (Telekom) çağrıların alınması
- handling platform
- yükleme-boşaltma platformu
- handling reinforcement
- montaj teçhizatı
- handling reinforcement
- kaldırma teçhizatı
- handling ring
- taşıma halkası
- handling services
- (Ticaret) satış hizmetleri
- handling services
- (Ticaret) elden geçirme ücreti
- handle
- üstesinden gelmek
Bu kadar çok baskının üstesinden gelmek benim için zordur.
- It's hard for me to handle so much pressure.
Kendi tarzımla bunun üstesinden gelmek istiyorum.
- I'd like to handle this in my own way.
- handle
- başa çıkmak
Tom onunla başa çıkmak zorunda kalacak.
- Tom will have to handle that.
Ağlayan bebeklerle başa çıkmak zordur.
- It's hard to handle crying babies.
- handle
- {f} ele almak
Bunu tek başına ele almak zorunda kalacaksın.
- You'll have to handle it by yourself.
Onu ele almak istemiyorum.
- I don't want to handle it.
- handle
- {i} kol
Sadece bu kolu çevirin.
- Just turn this handle.
Kapıya yeni bir kol taktım.
- I put a new handle to the door.
- handle
- kabza
- handle
- olanak
- handle
- {f} geçinmek
Tom'la geçinmek kolaydır.
- Tom is easy to handle.
- handle
- {f} kullanmak
Eski modelle karşılaştırıldığında bunu kullanmak çok daha kolaydır.
- Compared with the old model, this is far easier to handle.
- handle
- {f} eğitmek
- handle
- eline almak
- handle
- tuta
Tom bir tüfeği nasıl tutacağını bilir.
- Tom knows how to handle a rifle.
- handle
- ele gelmek
- cargo handling
- (Askeri) yükleme boşaltma
- cargo handling
- (Askeri) yük elleçleme
- handle
- (Tekstil) (işte) kullanmak
- handle
- tutma yeri
- handle
- (Tekstil) manivela
- handle
- tanıtıcı
- handle
- kapı kolu
- handle
- tutumaç
- handle
- (Askeri) eleçlemek
- handle
- köpürmek
- handle
- (Askeri) elleçlemek
- handle
- (Kanun) davaya bakmak
- handle
- (İnşaat) taşımak
- handle
- (Bilgisayar) tanıtıcı değer
- handle
- kol tutamak
- handle
- elden geçirmek
- handle
- (Tekstil) yönetmek
- handle
- elcik
- handle
- (Gıda) alet edavat sapı
- handle
- anahtar kolu
- handle
- (Tekstil) bulundurmak
- handle
- (Bilgisayar) dosya aracı
- overflow handling
- (Bilgisayar) taşma göstergesi
- usual handling
- (Ticaret) mutat elleçleme
- data handling equipment
- veri işleme ekipmanı
- data handling system
- veri işleme sistemi
- exception handling
- kural dışı durum işleme
- handle
- kontrol altında tutmak
- handle
- ellemek
Bunu çocuk eldivenleri ile ellemek zorunda kaldık.
- We've got to handle this with kid gloves.
- handle
- {f} ele al
Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
- I handled the problem the only way I knew how.
O sorunu oldukça iyi şekilde ele aldın.
- You handled that problem quite well.
- handle
- tutamaç
- handle
- {i} tutaç
- handle
- el sürmek
- material handling
- malzeme taşıma
- air handling luminaires
- hava taşıma armatürler
- error handling
- yanlışları işleme
- handle
- halletmek
İnsan gücü eksikliği nedeniyle, biz bu görevi halletmek için beklentilerden daha fazla zamana ihtiyacım var.
- Due to lack of manpower, we need more time than expectations to handle this task.
- handle
- kulplu
- handling of
- kotarma
- information handling
- bilgi işleme
- manual handling
- Elleçleme
- task handling
- görev taşıma
- terminal handling charge
- terminal kullanım ücreti
- text handling
- Metin işleme
- Deployable Intelligence Data Handling System
- (Askeri) Konuşlanabilir İstihbarat Veri İşleme Sistemi
- Naval Reserve cargo handling battalion
- (Askeri) Deniz İhtiyat kargo işleme taburu
- Naval Reserve cargo handling force
- (Askeri) Deniz İhtiyat kargo işleme kuvveti
- Naval Reserve cargo handling training battalion
- (Askeri) Deniz İhtiyat kargo işleme eğitim taburu
- Navy cargo handling battalion
- (Askeri) Deniz kuvvetleri kargo işleme taburu
- Navy cargo handling force
- (Askeri) Deniz kuvvetleri kargo işleme kuvveti
- air handling unit
- (Mimarlık) klima santrali
- automated data handling
- (Askeri) bkz: "automatic data handling"
- automatic data handling
- (Askeri) OTOMATİK BİLGİ İŞLEM: Otomatik bilgi işlemleri yerine kullanılan ancak bilgi aktarımı özelliklerini de içine alan genel bir terim
- cargo handling battalion
- (Askeri) yük aktarım taburu
- data handling
- (Askeri) VERİ İŞLEM: Bilgilerin kayıt veya rapor haline getirilmesi. Bknz. "data processing"
- error handling
- Hata İşleme
- error handling
- Hata durumunda nasıl davranılacağı
- exception handling
- olağandışı durum işleme
- exception handling
- Kural Dışılık İşleme
- handle
- {i} tutacak
- handle
- {f} meşgul olmak
Bununla tek başına meşgul olmak zorundasın.
- You'll have to handle this by yourself.
- handle
- {i} çıkar yol
- handle
- {i} imkân
Tek başıma bununla başa çıkabilmemin imkanı yok.
- There's no way I can handle this by myself.
- handle
- {f} kıvırmak
- handle
- {i} işleyici
- handle
- (Tekstil) tutum
- handle
- {f} satmak
- handle
- sat/davran/uğraş/tut
- handle
- {f} dokunmak
- handle
- {i} vesile
- handle
- çıkarellemek
- handle
- {i} yol
Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.
- I handled the problem the only way I knew how.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.
- Sometimes, many problems and a lot of stress can lead you to quit your job. You must learn how to handle it quickly.
- handle
- tanıtıcı (değer)
- handle
- {f} işle
Tom geri çekilmeye ve bir süre işleri Mary'nin idare etmesine izin vermeye karar verdi.
- Tom decided to step back and allow Mary to handle things for a while.
Barut çok dikkatli şekilde işlenmeli.
- Gunpowder needs to be handled very carefully.
- handle
- lakap/kabza/sap/kulp
- handle
- elle idare etmek
- handle
- {f} yumuşacık olmak
- intelligence data handling system
- (Askeri) istihbarat verilerini işleme sistemi
- intelligence data handling systems
- (Askeri) İSTİHBARAT BİLGİLERİ İŞLEME SİSTEMİ: Ham bilgi ve istihbarat bilgilerini ihtiyaç duyulduğu şekilde işleme tabi tutan ve idare eden bilgi sistemleri. Genel amaçlı kompüterler, kompüter bilgi verme-alma teçhizatı ve döküman ve fotoğraflar için otomatik biriktirme ve çağırma teçhizatı ile tavsif edilirler, otomasyon, istihbarat bilgi işlem sistemlerinin belirgin bir özelliğidir. Tek sistem elemanları otomatikleştirilebilir veya el ile işletilebilir
- list handling
- liste kotarma
- make up air handling unit
- harici hava işleme ünitesi
- materials handling
- (Askeri) MALZEME AKTARILMASI, TESLİMİ: Malzemenin ham madde, hurda, mamul, yarı mamul; imalat safhalarına girişte, imalat safhaları içinde ve bu safhalardan çıkışta, ambar ve depolamada; kabul ve sevkiyat sahalarında taşınması
- materials handling equipment
- (Askeri) YÜK AKTARMA TEÇHİZATI: İkmal maddelerini daha ekonomik şekilde taşımak için kullanılan mekanik cihazlar. Mesela; çatallı istif aracı (forklift truck), makaralı konveyör (roller conveyor) ve stradl trak (araç) (straddle truck)
- materials handling equipment
- (Askeri) malzeme kontrol teçhizatı
- netbios broadcast packet handling
- Netbios Yayım Paket İşlemesi
- overflow handling
- taşma denetimi
- packing, crating, and handling
- (Askeri) paketleme, sandıklama ve taşıma
- recirculation pump handling equipment
- (Nükleer Bilimler) devridaim pompası kullanma aygıtı
- reserve cargo handling battalion
- (Askeri) ihtiyat kargo yükleme ve boşaltma taburu
- shipping and handling fee
- taşıma ücreti
- special handling designator
- (Askeri) muhabere istihbaratı özel işlem kodu
- special intelligence communications handling system
- (Askeri) özel istihbarat muhaberesi işletim sistemi
- special test and handling equipment
- (Askeri) ÖZEL TEST VE İSTİF TEÇHİZATI: Sınırlı uygulama sahası bulunan ve bir başka nihai maddenin (malzeme ve istif teçhizatı hariç) işletilmesi, üzerinde gerekli dikkatin gösterilmesi, kalibrasyonu veya bakımı ile ilgili sahada kullanılmak üzere özel surette imal edilen bir madde
- specimen handling
- örnek toplama
- structured exception handling
- Yapısal Özel Durum İşlemesi
- timber handling pond
- (Askeri) kereste elleçleme göleti
- tray handling
- tabla konveyör tertibatı