The old lady walked slowly up the hill.
- Yaşlı hanımefendi tepeye kadar yavaşça yürüdü.
She introduced the lady to me.
- O, hanımefendiyi bana tanıttı.
Is that correct, ma'am?
- Bu doğru mu, hanımefendi?
I'm sorry ma'am, is there a problem?
- Üzgünüm hanımefendi, bir sorun var mı?
It's an honor to meet you, miss.
- Sizinle tanışmak bir onurdur, hanımefendi.
Pardon me, madam, I'm ashamed to be crying like this in front of you, but I can't hold my tears.
- Affedersiniz hanımefendi, önünüzde böyle ağlıyor olmaktan utandım ama gözyaşlarıma hakim olamıyorum.
Good-morning, madam, said Holmes cheerily.
- Holmes neşeyle Günaydın hanımefendi dedi.