Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
- Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
- It took me an hour and a half to get there by car.
Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
- It took me an hour and a half to get there by car.
Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu.
- Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait half an hour.
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait half an hour.
Yarım saat koşmaya devam etti.
- He run on for half an hour.
Tom'un dans etmeye başlayacağını yarı yarıya umuyordum.
- I half expected Tom to start dancing.
Tom, armudu yarı yarıya böldü.
- Tom cut the pear in half.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
- Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
- This car can deactivate half of its engine's cylinders.