halkın

listen to the pronunciation of halkın
التركية - الإنجليزية
demotic
Of, relating to, or written in the vulgar form of ancient Egyptian hieratic writing

demotic script is a simplified, cursive form of hieroglyphs used in ancient egypt.

Of, relating to, or written in the form of modern vernacular Greek

demotic Greek.

Language as spoken by the common people

Note the intrusion into British demotic (“me and Cheryl were having”) of the valley-girl quotative be, like.

A form of ancient Egyptian writing which was developed in the 7th century BC and used for everyday writing in the Late and Graeco-Roman periods
of or written in or belonging to the form of modern Greek based on colloquial use
Demotic language is the type of informal language used by ordinary people. television's demotic style of language. = colloquial
A word of Greek origin, meaning “people’s scripts” It developed from the hieratic during the 8th-7th century BC and soon replaced it Due to its abbreviations it is very hard to read
Developed from hieratic writing, this cursive form is found on Egyptian monuments and papyri
the last stage of development of the ancient Egyptian script
of or for the common people; "demotic entertainments"; "demotic speech"; "a poet with a keen ear for demotic rhythms"
{s} of the common people, popular
Of or for the common people
latest form of Egyptian writing and language, used from the Late Period through the Roman Period
the modern Greek vernacular
Demotic is used to describe something or someone that is typical of ordinary people. demotic entertainments such as TV soap operas. = popular. used by or popular with most ordinary people (demotikos, from demos )
of or for the common people; "demotic entertainments"; "demotic speech"; "a poet with a keen ear for demotic rhythms" of or written in or belonging to the form of modern Greek based on colloquial use
a cursive form of hieroglyphic writing developed in the seventh century B C , written from right to left
halk
public

Tom never sings in public. - Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.

We all felt embarrassed to sing a song in public. - Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.

halk
folk

Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France. - Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.

I used to like folk music. - Halk müziğinden hoşlanırdım.

halk
(Hukuk) people

Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement. - Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.

Some young Japanese people prefer being single to being married. - Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.

halk
community

Classes at the community center are free. - Halkevindeki sınıflar ücretsiz.

Tom's death shocked the community. - Tom'un ölümü halkı şok etti.

halkın suçlu tabakası
folk devil
Halkın Emek Partisi
People's Labour Party
halkın katılımı
Public cooperation
halkın kendiliğinden uyduğu gelenek
The tradition of public self-compliance
halkın arasında dolaşma
walkabout
halkın koruyucusu lider
tribune
halkın malı olan
communal
halkın nabzını yoklamak
poll
halkın nabzını ölçen kimse
barometer
halkın refahı
(Hukuk) prosperity of people
halkın sesi
the popular cry
halkın tepkisini ölçmek için duyurulan ön haber
trial balloon
halkın yönetimden şikâyetlerini inceleyen görevli
ombudsman
halkın önüne çıkmak
appear before the public
halk
popular

Nixon won the election of 1972 by a huge popular vote. - Nixon, 1972 yılı seçimini büyük bir halk oyuyla kazandı.

Die Lorelei is a popular German folk song. - Lorelei bir popüler Alman halk şarkısıdır.

halk
population

That island's population lives on fishing. - O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.

The whole population of New Zealand is 3,410,000, and one seventh of it are the Maori people. - Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır.

halk
{i} commune
halk
ordinary people
halk
country

The people of this country have become disillusioned with the political establishment. - Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.

In my country, our people don't like others who are cleverer than them. - Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.

halk
subjects

I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one. - Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.

halk
general public

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

halk
file
halk
peoples

Native Americans are the indigenous peoples of the United States. - Kızılderililer, Birleşik Devletler'in yerli halkıdır.

Our peoples have more in common than can be seen at first sight. - Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.

halk
folks

I've already sung three folks songs tonight. - Bu gece şimdiden üç tane halk şarkısı söyledim.

Where do your folks live? - Senin ev halkı nerede yaşıyor?

halk
plebs
halk
general

The British people in general are extremely fond of their pets. - İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

halk
grass roots
halk
people, nation, public, folk; people, populace
halk
demo

Democracy is the government of the people, by the people, for the people. - Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.

The first lesson in democracy is to abide by the will of the people. - Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.

halk
the vulgar
halk
populace

I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates. - Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.

The populace have never forgotten the president's generosity. - Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.

halk
demos
halk
the people

The people voted in November. - Halk Kasım ayında oy verdi.

The president of the republic is chosen by the people. - Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.

halk
communal
halk
the community

Tom's death shocked the community. - Tom'un ölümü halkı şok etti.

Classes at the community center are free. - Halkevindeki sınıflar ücretsiz.

halk
vulgar
halk
the crowd
halk
the million
halk
million
halk
the common people
hükümdarın halkın arasında dolaşması
royal walkabout
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف halkın في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

halk
A nook; a corner
التركية - التركية

تعريف halkın في التركية التركية القاموس.

Halk
cumhur
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü: "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir."- O. V. Kanık
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü: "Bütün köy halkı orada idi."- Ö. Seyfettin
halk
Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü
halk
Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü
Halk
ahali
halk
Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu
halk
Yaratma
halk
Aydınların dışında kalan topluluk
halk
(Osmanlı Dönemi) yarâtma, var etme
Halk
avam
HALK
(Osmanlı Dönemi) Boğaz
HALK
(Osmanlı Dönemi) Tıraş etmek
Halk
folk
Halk
(Osmanlı Dönemi) HİCCİRE
Halk
el
Halk
beraya
Halk
enam
Halk
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM
halkın
المفضلات