تعريف halk في التركية الإنجليزية القاموس.
- folk
I'm sure your folks miss you.
- Eminim ki halkın seni özlüyordur.
Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
- Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
- (Hukuk) people
Some young Japanese people prefer being single to being married.
- Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
- public
The castle has been restored and is open to the public.
- Kale restore edildi ve halka açık.
Let's keep public places clean.
- Halka açık yerleri temiz tutalım.
- community
Classes at the community center are free.
- Halkevindeki sınıflar ücretsiz.
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.
- popular
In the 1960s, folk music was very popular.
- 1960'larda halk müziği çok popülerdi.
He won by a small number of popular votes.
- Az sayıda halk oyu kazandı.
- population
The local population helps fight forest fires.
- Yerel halk, orman yangınlarıyla mücadeleye yardımcı olur.
The whole population of New Zealand is 3,410,000, and one seventh of it are the Maori people.
- Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır.
- ordinary people
- country
The people of this country are sick and tired of politics as usual.
- Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.
In my country, our people don't like others who are cleverer than them.
- Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.
- subjects
I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
- general public
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
- file
- peoples
Native Americans are the indigenous peoples of the United States.
- Kızılderililer, Birleşik Devletler'in yerli halkıdır.
Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
- folks
I'm sure your folks miss you.
- Eminim ki halkın seni özlüyordur.
I've already sung three folks songs tonight.
- Bu gece şimdiden üç tane halk şarkısı söyledim.
- plebs
- people, nation, public, folk; people, populace
- demo
The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
Democracy is the government of the people, by the people, for the people.
- Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.
- grass roots
- the vulgar
- populace
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
The populace have never forgotten the president's generosity.
- Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.
- demos
- the people
The new law was enforced on the people of the island.
- Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.
The president of the republic is chosen by the people.
- Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
- communal
- the community
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.
Classes at the community center are free.
- Halkevindeki sınıflar ücretsiz.
- vulgar
- the crowd
- the million
- {i} commune
- general
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
Lemma 5 cannot be generalized to arbitrary artinian rings.
- Lemma 5 gelişigüzel seçilmiş Artin halkaları ile genellenemez
- million
- the common people
- halk müziği
- folk
I'm very interested in Irish folk music.
- İrlanda halk müziğiyle çok ilgileniyorum.
Tom is very interested in folk music.
- Tom halk müziği ile çok ilgileniyor.
- halk türküsü
- folk song
- halk şarkısı
- folk song
- halk ayaklanması
- (Ticaret) civil commotions
- halk bandı
- (Televizyon) citizen band
- halk bankası
- (Ticaret) popular bank
- halk bilgisi
- folklore
- halk bilim
- folklore
- halk dansları
- folk dancing
- halk dansları
- folk-dances
- halk dansı
- folk dancing
- halk destanı
- folk epic
- halk desteği
- public support
- halk diplomasisi
- (Politika, Siyaset) public diplomacy
- halk edebiyatı
- folk-literature
- halk efkarı
- public opinion
- halk geleneği
- folk tradition
- halk giysisi
- folk costume
- halk hareketleri
- (Sigorta) civil commotions
- halk hekimliği
- folk medicine
- halk hikayesi
- folktale
- halk hükümeti
- (Politika, Siyaset) self government
- halk için
- public
Why are you ashamed to speak your language in public?
- Dilinizi halk içinde konuşmaktan neden utanıyorsunuz?
Don't be afraid of public speaking.
- Halk içinde konuşmaktan korkmayın.
- halk kültürü
- popular culture
- halk kütüphaneleri
- public libraries
- halk kütüphanesi
- free library
- halk matinesi
- cheap afternoon performance
- halk matinesi
- cheap session
- halk meclisi
- (Politika, Siyaset) people's assembly
- halk meclisi
- (Latin) comitia curiata
- halk müziği
- folk songs
- halk müziği
- folk-song
- halk oylaması
- plebiscite
- halk oyu
- (Politika, Siyaset) vox populi
- halk oyu
- (Politika, Siyaset) public opinion
- halk oyu
- (Politika, Siyaset) opinion
- halk ozanları
- minstrels
- halk ozanı
- minstrel
- halk psikolojisi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) folk psychology
- halk tabakasından
- plebeian
- halk tiyatrosu
- (Tiyatro) public theater
- halk tiyatrosu
- folk drama
- halk toplumu
- folk society
- halk yönetimi
- (Politika, Siyaset) democracy
- halk şarkıları
- folk songs
- halk şarkısı
- (Muzik) folg song
- halk şiiri
- folk poetry
- halk+
- public
- Halk konseyi
- Public Council
- halk bilimi
- Folklore: Oral literature and popular tradition preserved among a people. It may take the form of fairy tales, ballads, epics, proverbs, and riddles. Studies of folklore began in the early 19th century and first focused on rural folk and others believed to be untouched by modern ways. Several aims can be identified. One was to trace archaic customs and beliefs. In Germany Jacob and Wilhelm Grimm published their classic collection of fairy tales in 1812. James George Frazer's The Golden Bough (1890) reflects the use of folklore as a tool to reconstruct ancient beliefs and rituals. Another motive for the study of folklore was nationalism, which reinforced ethnic identity and figured in struggles for political independence. The catalog of motifs of folktales and myths developed by Antti Aarne and Stith Thompson encouraged comparisons of variants of the same tale or other item from different regions and times. In the mid-20th century, new trends emerged. Any group that expressed its inner cohesion by maintaining shared traditions qualified as a "folk," whether the linking factor be occupation, language, place of residence, age, religion, or ethnic origin. Emphasis also shifted from the past to the present, from the search for origins to the investigation of present meaning and function. Change and adaptation within tradition were no longer necessarily regarded as corruptive
- halk eğitim
- public education
Toplumsal gelişim için halk eğitim merkezleri kurulmalı.
- halk katılımı
- Public cooperation
- halk oyunları
- folk dances
halk oyunları gecemiz çok yakında.
- halk oyunu
- folk dance
He knows many folk dances.
- O birçok halk oyunu biliyor.
- halk ozanı
- Folk poet
- halk yazısı
- public post
- halk adamı
- man of the people
- halk araştırmacısı
- folklorist
- halk argosu
- vulgar slang
- halk avcısı
- demagog
- halk avcısı
- demagogue
- halk ayaklanması
- civil commotion
- halk ağzında
- in colloquial speech
- halk ağzında
- in colloquial language
- halk ağzıyla
- in colloquial speech
- halk ağzıyla
- in colloquial language
- halk cumhuriyeti
- people's republic
- halk dansı
- barn dance
- halk dansı
- country dance
- halk dansı
- folk dance
She knows many folk dances.
- O birçok halk dansını bilir.
- halk dansı partisi
- hoedown
- halk demokrasisi
- people’s democracy
- halk devleti
- people’s state
- halk deyimi
- vulgarism
- halk dili
- colloquial language
- halk dili
- (Dilbilim) public language
- halk dili
- vulgar tongue
- halk dili
- folksay
- halk dili
- folk speech
- halk dilinde
- in colloquial speech
- halk dilinde
- in colloquial language
- halk düşmanı
- public enemy
The plastic bag has become public enemy number one.
- Plastik torba bir numaralı halk düşmanı haline gelmiştir.
- halk edebiyatı
- folk literature
- halk ekonomisi
- classic folk-economy
- halk etimolojisi
- folk etymology
- halk etmek
- to create
- halk eğitimi
- common-public education
- halk eğlence yeri
- public amusement place
- halk figürü
- public figure
- halk giysileri
- national costume
- halk hareketi
- grassroots movement
- halk hekimi
- (Tıp) alternative healer
- halk hekimi
- (Tıp) folk healer
- halk hekimi
- (Tıp) traditional healer
- halk ilacı
- household remedy
- halk ile ilgili
- demotic
- halk iradesi
- (Politika, Siyaset) popular sovereignty
- halk kahramanları
- popular heroes
- halk kahramanı
- the popular hero
- halk kahramanı
- folk hero
- halk kanunu
- mob law
- halk kitleleri
- the masses
- halk kitlesi
- the masses
- halk konut
- social house-dwelling
- halk kökenlemesi
- (Dilbilim) popular etymology
- halk kütüphanesi
- open access library
- halk latincesi
- vulgar latin
- halk mahkemeleri
- (Politika, Siyaset) comrades' courts
- halk matinesi
- cheap afternoon performance, cheap session
- halk meteorolojisi
- people’s meteorology
- halk oyuna sunmak
- (Politika, Siyaset) hold a referendum on
- halk pazarı
- public-market
- halk psikiyatrisi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) folk psychiatry
- halk sanatı
- folk art
- halk sağlığı
- public health
Antibiotic-resistant bacteria are a serious public health problem.
- Antibiyotiklere dirençli bakteriler ciddi bir halk sağlığı problemidir.
She's a public health volunteer.
- O bir halk sağlığı gönüllüsü.
- halk sigortası
- prudential insurance
- halk tabakası
- Commons
- halk tabakası
- mob
- halk tabakasına özgü
- plebeian
- halk tabakasından arazi sahibi
- Franklin
- halk tabakasından kimse
- plebeian
- halk tabakasının temsil ettiği hukuk
- (roma) plebiscite
- halk tavcısı
- (Dilbilim) demagogue
- halk tipi
- folksy
- halk tipi
- folksiness
- halk toplantıları
- public meetings
- halk toplantısı
- gemote
- halk yorum süresi
- public comment period
- halk yönetimi
- ochlocracy
- halk yönetimi
- mobocracy
- halk yığınları
- masses of people
- halk yığını
- multitude
- halk şairi
- minstrel
- halk şarkısı
- ballad
- yerel halk
- locals
- aktif halk
- (Politika, Siyaset) active population
- avrupa halk partisi
- (Politika, Siyaset) european peoples party
- cumhuriyet halk partisi
- (Politika, Siyaset) republican people's party
- sivil halk
- civil society
- sivil halk
- civilians
- yahudi halk
- jewry
- yerel halk
- local community
- yerli halk
- indigenous peoples
- yerli halk
- aborigine
- çin halk cumhuriyeti
- (Çevre) the people's republic of china
- çin halk cumhuriyeti
- people’s republic of china
- eskiden ısparta'da halk meclisine verilen ad
- The name given to the popular assemblies used in Isparta
- halklar
- peoples
- halklar
- comms
- Avrupa Halk Eğitim Bürosu
- (Hukuk) European Office for the Education of the People
- Polonya halk cumhuriyeti
- Polish People's Republic
- beyaz fakir halk
- white trash
- halk oyunu
- folkdance
- halk oyunu
- contredanse
- ortaçağ halk şairi
- minstrel
- papaz dışındaki halk
- temporalty
- prensin halk tabakasından bir kızla evlenmesi
- morganatic marriage
- rusya'da eski halk idare örgütü başı
- commissar
- sivil halk
- civilian population
- ukrayna halk dansı
- gopak
- yahudi halk edebiyatı
- jewish folk literature
- yerli halk
- aborigines
- yüksek sınıftan halk
- the people of quality
- Çin halk cumhuriyeti
- People's Republic of China
- ıskandinav halk ozanı
- skald
- ıskandinav halk ozanı
- scald