Tom isteksizce güldü.
- Tom laughed half-heartedly.
Bir şeyi sadece isteksizce yapmak yapabileceğin en kötü şeydir.
- Doing something only half-heartedly is the worst thing you can do.
Denetim oldukça baştan savmaydı.
- The inspection was quite perfunctory.
Tom gönülsüzce gülümsedi.
- Tom smiled halfheartedly.
Tom Mary'ye formalite icabı bir öpücük verdi.
- Tom gave Mary a perfunctory kiss.
He made a half-hearted attempt to read the chapter before giving up and dozing off.