hakiki

listen to the pronunciation of hakiki
التركية - الإنجليزية
{s} genuine

Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to. - Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum.

These pearls are genuine, not artificial. - Bu inciler hakikidir, yapay değil.

{s} real

Real women have curves. - Hakiki kadınların kıvrımları vardır.

Have you ever had genuine Hungarian goulash? No, but I'd really like to. - Sen hiç hakiki Macar tas kebabı yedin mi? Hayır ama gerçekten yemek istiyorum.

true

Our true nationality is mankind. - Hakiki uyruğumuz insanoğludur.

authentic
real, true
pucka
rightful
dinkum
veritable
pukka
sterling
dyed in the wool
true; real, genuine; original; authentic; sincere
straight-out
genuine, real
bona fide
intrinsic
unfeigned
proper
echt
virtual
original
literal
as large as life
intrinsical
deep-dyed
actual
straightout
sincere
soothfast
earnest(1)
positive
essential
bonafide
sureenough
effective
hakiki melekotu
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: maydanozgiller,sayvaniye) garden angelica, wild parsnip
hakiki yasemin
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: Olacaceae) common jasmine, true jasmione, jessamine
hakiki şahıs
law natural person
halis, hakiki
pure, genuine
Müşterek Hakiki Emniyet Ortamı Değerlendirme Sistemi
(Askeri) Joint Virtual Security Environment Assessment System
hakikî
dye
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) gerçek
Niteliği değişmemiş, aslına uygun olan, gerçek olan
Gerçek: "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir."- Atatürk
HAKİKÎ
(Osmanlı Dönemi) Gerçek. Hakikate mensub. Sâhici, doğru
hakiki
المفضلات