I can't put up with his insults any longer.
- Onun hakaretlerine daha fazla katlanamam.
I have better things to do than stand here and take your insults.
- Burada durmak ve senin hakaretlerini dinlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
The way the orchestra performed tonight was an insult to my ears.
thou hast lost all, poor thou art, dejected, in pain of body, grief of mind, thine enemies insult over thee, thou art as bad as Job .
I cannot bear such an insult.
- Böyle bir hakarete tahammül edemem.
He insulted me without reason.
- Nedeni olmadan bana hakaret etti.
The word outage is an outrage.
- Kesinti sözü bir hakarettir.
We can't tolerate such an outrage.
- Böyle bir hakarete katlanamayız.
Slanderous, defamatory, obscene, indecent, lewd, pornographic, violent, abusive, insulting, threatening and harassing comments are not tolerated.
- İftira niteliğinde, küçük düşürücü, müstehcen, uygunsuz, iffetsiz, pornografik, şiddet, suistimal, hakaret, tehdit ve taciz yorumlarına katlanılmaz.
I demand that you remove your slanderous and defamatory comments at once or my lawyers will be in touch.
- İftira ve hakaret içeren yorumlarını çıkarmanı istiyorum yoksa avukatım seninle temas kuracak.
He insulted me without reason.
- Nedeni olmadan bana hakaret etti.
He suffered an insult.
- O, bir hakarete katlandı.