hain, hain, hain

listen to the pronunciation of hain, hain, hain
التركية - الإنجليزية
treacherous; perfidious; traitorous
hain
traitor

The soldiers turned traitor. - Askerler vatan haini çıktı.

Tom called Mary a traitor. - Tom Mary'ye hain dedi.

hain
betrayer
hain
treacherous

The mountains were treacherous and steep. - Dağlar hain ve dikti.

hain
Judas
hain
insidious
hain
blackguard
hain
(Edebiyat) anguis in herba
hain
punic
hain olmak
turn traitor
hain
cruel
hain
traitorous
hain
ungrateful
hain
wicked
hain
viperous
hain
faithless
hain
viperish
hain
rat
hain
snaky
hain
serpent
hain
devilish, mischievous
hain
traitorous; treacherous, perfidious
hain
scoundrel

Tom doesn't look like a scoundrel. - Tom bir hain gibi görünmüyor.

Patriotism is the last refuge of a scoundrel. - Vatanseverlik bir hainin son sığınağıdır.

hain
disloyal
hain
foul
hain
You rat!/You devil! (said in friendly protest)
hain
traitorous, treacherous, perfidious; ungrateful, disloyal; malicious, cruel; traitor, rat, renegade
hain
ratter
hain
recreant
hain
cattish
hain
perfidious

The most perfidious way of harming a cause consists of defending it deliberately with faulty arguments. - Bir sebebe zarar vermenin en haince yolu kasten yanlış görüşleri savunmaktan oluşur.

hain
(someone) who takes pleasure in harming someone, malicious
hain
villain

Some villains are more sinister than others. - Bazı hainler diğerlerinden daha uğursuzdurlar.

hain
deceitful
hain
catty
hain
scoundrelly
hain
nefarious
hain
malicious
hain
dingo
hain
false
hain
false-hearted
hain
renegade
hain (evlat)
unfilial
hain evlat
unfilial
hain insan
(Konuşma Dili) judas
hain işbirliği
traitorous cooperation
hain kadın
traitress
hain pamuk
(Tekstil) grey cotton
hain tip
Mephistopheles
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف hain, hain, hain في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

hain't
has not
hain't
have not

Doan' hurt me--don't! I hain't ever done no harm to a ghos'. I alwuz liked dead people, en done all I could for 'em. You go en git in de river agin, whah you b'longs, en doan' do nuffn to Ole Jim, 'at 'uz awluz yo' fren'..

hain't
ain't
hain
To inclose for mowing; to set aside for grass
hain't
Variant of ain't
التركية - التركية

تعريف hain, hain, hain في التركية التركية القاموس.

HAİN
(Osmanlı Dönemi) Emanete hıyanet eden. İyiliğe karşı kötülük eden
hain
Zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan (kimse): "Siz galip olduğunuz için cesur ve hain görünüyorsunuz."- A. Gündüz
hain
Hıyanet eden (kimse)
hain
Bazen sitemli bir seslenme olarak kullanılır
hain
Zarar vermekten, üzmekten veya kötülük yapmaktan hoşlanan (kimse)
hain
Hıyanet eden (kimse): "Bu anlayışsızlığa ve bu vatan hainlerine vah vahlanır, acır gibiydiler."- T. Buğra
hain
Bazen sitemli bir seslenme sözü
hain
Kötü bir niyet taşıyan
hain hain
Kötü bir biçimde
hain, hain, hain
المفضلات