تعريف hafif في التركية الإنجليزية القاموس.
- light
When meeting a person for the first time, keep the conversation light.
- Biriyle ilk defa karşılaştığında,konuşmayı hafif sürdür.
You'd better not make light of him.
- Onu hafife almasan iyi olur.
- mild
I was mildly disappointed.
- Hafifçe bir hayal kırıklığına uğradım.
I have a mild headache.
- Hafif bir baş ağrım var.
- slight
A nerve cell responds to a slight stimulus.
- Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
She stood silently, her head tilted slightly to one side.
- Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
- lightweight
This titanium bicycle made in Italy is incredibly lightweight.
- İtalya'da yapılan bu titanyum bisiklet inanılmaz hafiftir.
This carbon fiber bicycle is incredibly lightweight.
- Bu karbon fiber bisiklet inanılmaz hafiftir.
- bland
- flimsy
- subtle
- insubstantial
- favonian
- delicate
- wishywashy
- flighty
- lite
- salinity
- hooly
- tap
Tom felt someone tap him on the shoulder.
- Tom birinin hafifçe omuzuna dokunduğunu hissetti.
Tom tapped on the window.
- Tom pencereye hafifçe vurdu.
- feathery
- subdued
- weak
I like my coffee weak.
- Kahvemi hafif severim.
I'd like my coffee weak.
- Kahvemi hafif istiyorum.
- distant
- light, relaxed, at ease, free from trouble
- light, easy, mild
- frivolous
- (tartışma) unsound
- airy
- light, mild, not heavy or strong
- light (music)
- digestible
- light, mild (food); light (meal, drink)
- piano
- slight, small, little (sound, voice, noise)
- soft
The dog barked softly.
- Köpek hafifçe havladı.
The candle's flame is flickering in the soft breeze.
- Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.
- dulcet
- light, slight, mild, not intense
- loose
- easy of digestion
- light, frivolous, flighty
- slang penniless, broke
- (yemek) blancmange
- unsubstantial
- feeble
- frail
- feint
- light, mild (punishment, penalty, sentence, etc.)
- light (in weight)
- tenuous
- light, thin, slight
- lenient
- light, gentle, mild
- cushy
- (çay vs.) wishy-washy
- lightly, slightly, mildly
- light " yeğni; easy" " kolay; weak, dilute; slight, gentle, mild; (yiyecek, içecek, vb.) mild; (ağrı) dull; unimportant, insignificant; flighty" hoppa
- lightly
Tom kissed Mary lightly on the cheek.
- Tom Mary'yi yanağından hafifçe öptü.
Tom knocked lightly on Mary's door.
- Tom Mary'nin kapısını hafifçe çaldı.
- light, slight, slightly evident
- light (sleep)
- small
- slight, gradual (incline, slope, etc.)
- thin
I think you underestimate me.
- Sanırım beni hafife alıyorsun.
I think you underestimate us.
- Sanırım bizi hafife alıyorsun.
- casual
- gentle
She gave the door a gentle push.
- O, kapıyı hafifçe itti.
- flippant
- weightless
- corky
- diluted
- gauzy
- dilute
- lightminded
- skittish
- gaseous
- iki tekerlekli hafif araba
- buggy
- hafif uyku
- doze
- hafif (ağrı)
- dull
- hafif (sesle)
- (Muzik) piano
- hafif (uyku)
- unsound
- hafif beton
- (İnşaat) lightweight concrete
- hafif beton
- light concrete
- hafif esinti
- breeze
- hafif eyer
- pillion
- hafif hasar
- light damage
- hafif ihmal
- (Latin) culpa levis
- hafif inilti
- whimper
- hafif kambur
- stoop
- hafif kayık
- (Askeri) wherry
- hafif koşu
- jogging
- hafif meltem
- light breeze
- hafif metro
- light metro
- hafif meşrep
- wanton
- hafif rüzgar
- zephyr
- hafif rüzgar
- breath
- hafif silah
- (Askeri) small arms
- hafif sis
- (Askeri) smoke haze
- hafif su
- light-water
- hafif tank
- (Askeri) light tank
- hafif tertip
- lightly
- hafif tertip
- slightly
- hafif top
- (Askeri) light artillery
- hafif tuzlu
- (Askeri) brackish water
- hafif uyku
- slumber
- hafif uyumak
- slumber
- hafif vuruş
- touch
- hafif acı kırmızı biber
- slightly hot red peppers
- hafif nesne
- light objects
- hafif rüzgâr
- air
- hafif saç boyası
- rinse
- hafif sıklet
- lightweight
- hafif, küçük
- lighter, smaller
- Hafif Atmosfer Dışı Atış
- (Askeri) Light ExoAtmospheric Projectile
- Hafif Hava İndirme Çok Amaçlı Sistemi (Helikopter)
- (Askeri) Light Airborne Multipurpose System (helicopter)
- hafif adımlarla yürüme
- tripping
- hafif adımlarla yürüyen
- tripping
- hafif agregat
- lightweight aggregate
- hafif ahmak
- ninnyish
- hafif akşam yemeği
- supper
- hafif alaşım
- light alloy
- hafif amfibi konteyner elleçleyici
- (Askeri) lightweight amphibious container handler
- hafif araba
- trap
- hafif ateşte pişirmek
- coddle
- hafif atlatmak
- to escape (something) lightly
- hafif avanak
- ninnyish
- hafif bir pasta
- gem
- hafif bira
- near beer
- hafif bira
- light beer
Do you have any light beer?
- Hiç hafif biran var mı?
- hafif bira
- small beer
- hafif budala
- ninnyish
- hafif ceza vermek
- let off
- hafif dans
- tripping
- hafif darbe
- fillip
- hafif demiryolu
- light railway
- hafif deri
- light leather
- hafif dijital faksimile
- (Askeri) lightweight digital facsimile
- hafif dokunuş
- brush
- hafif endüstri
- light industry
- hafif etkilemek
- tinge
- hafif etkilemek
- tincture
- hafif eyer
- (kadınlar için) pillion
- hafif eğim
- gentle slope
- hafif felç
- paresis
- hafif gaflet
- slight negligence
- hafif gem
- snaffle
- hafif gem
- snaffle bit
- hafif gem vurmak
- snaffle
- hafif gezinti arabası
- calash
- hafif gezinti arabası
- chaise
- hafif girişim filitresi
- (Askeri) light interference filter
- hafif giyinmek
- to dress lightly
- hafif hafif
- gently, slowly
- hafif hafif vurmak
- dab
- hafif hafif vurmak
- dab at
- hafif hapis cezası law imprisonment
- in a minimum-security prison
- hafif harç
- (İnşaat) light weight mortar
- hafif hava indirme kurtarma sistemi
- (Askeri) lightweight airborne recovery system
- hafif helikopter
- (Askeri) light helicopter
- hafif istek
- velleity
- hafif içki
- chaser
- hafif içki ile ferahlama
- refection
- hafif iş
- light duty
- hafif kadın
- light o'love
- hafif kalenderleme
- light calendering
- hafif kayık
- skiff
- hafif kil
- light clay
- hafif koku
- whiffet
- hafif koku
- waft
- hafif kompres
- dab
- hafif kum
- (İnşaat) lightweight sand
- hafif kusur
- (Kanun) slight negligence
- hafif kâğıt torbası
- carrierbag
- hafif kıyı gemisi
- (Askeri) lighter aboard ship
- hafif maden
- light metal
- hafif maden
- (Otomotiv) light metal alloy
- hafif makineli tüfek
- submachine gun
- hafif makineli tüfek
- light machine gun
- hafif metal
- light metal
- hafif meşreplik
- wantonness
- hafif mi
- Is it light
- hafif mitralyöz
- Sten gun
- hafif mizaçlı
- flighty
- hafif müzik
- light music
- hafif nefes
- whiffet
- hafif nezle
- the sniffles
- hafif olarak
- weightlessly
- hafif palto
- topcoat
- hafif para cezası
- nominal fine
- hafif para cezası law
- a light fine
- hafif parfüm
- eau de Cologne
- hafif parıldama
- glimmering
- hafif rahatsızlık
- flea bite
- hafif rampa
- slight gradient
- hafif renk
- tinge, tint
- hafif renk
- tint
- hafif renk
- tinge
- hafif renkli
- light colored
- hafif roman
- novelette
- hafif rüzgâr
- breeze
The candle's flame is flickering in the soft breeze.
- Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.
- hafif rüzgâr
- flurry
- hafif rüzgâr
- slight breeze
- hafif rüzgâr
- cats paw
- hafif sabah yemeği
- elevenses
- hafif sallantı
- jiggle
- hafif sanayi
- light industry
- hafif sandal
- canoe
- hafif sesle
- piano
- hafif sigara
- light cigarette
- hafif silahlar
- small arms
- hafif silahlar dolabı
- (Askeri) small arms locker
- hafif sis
- haze
- hafif suç
- lesser offense
- hafif suç
- peccadillo
- hafif suç
- summary offence
- hafif suç
- minor offense
- hafif suç
- misdemeanour
- hafif süvari eri
- hussar
- hafif sıva
- (İnşaat) lightweight plaster
- hafif tad
- smack
- hafif tahıl
- (Tarım) light grain
- hafif tertip
- 1. small-scale. 2. a little, slightly
- hafif teçhizat ulaştırma
- (Askeri) light equipment transport
- hafif tişört
- golf shirt
- hafif toprak
- light soil
- hafif tulumba
- stirrup pump