Everybody knows the news.
- Herkes haberi biliyor.
The story about the girl was in the news.
- Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi.
Electronic news media is our primary source of information.
- Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.
I have some information for Tom.
- Tom için biraz haberim var.
Oops, I posted the message to the wrong newsgroup.
- Hoop, mesajı yanlış haber grubuna gönderdim.
I received a message from the past today.
- Bugün geçmişten bir haber aldım.
He didn't give any intimation about that.
- O bu konuda herhangi bir haber vermedi.
Tom left with no notice.
- Tom haber vermeden ayrıldı.
She didn't notice me.
- O bana haber vermedi.
I got word that Mary wants to divorce him.
- Mary'nin ondan ayrılmak istediğini haber aldım.
Boil the news down to a hundred words.
- Haberi yüz kelimeye kadar kısalt.
The communication of news by TV and radio is very common now.
- TV ve radyo ile haber iletişimi artık çok yaygın.
English is a means of communication.
- İngilizce bir haberleşme aracıdır.
I didn't inform them.
- Onlara haber vermedim.
Why wasn't I informed?
- Neden haberdar edilmedim?
Does Tom know about this report?
- Tom'un bu rapordan haberi var mı?
The television show was interrupted by a special news report.
- Özel haber nedeniyle televizyon programı kesildi.
Mary made a cake without her mother's knowledge.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.
Mary made a cake without her mother's knowledge.
- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.