تعريف hüzünlü في التركية الإنجليزية القاموس.
- sad
What's your favorite sad song?
- Senin gözde hüzünlü şarkın nedir?
She doesn't like to sing sad songs.
- Hüzünlü şarkılar söylemeyi sevmez.
- gloomy
- blue
I was feeling blue all day.
- Bütün gün hüzünlü hissediyordum.
- downcast
- dreary
- doleful
- cheerless
- funereal
- rueful
- somber
- glum
Why are you so glum? Our dog is sick.
- Neden bu kadar hüzünlüsün? Köpeğimiz hasta.
- sad, melancholy
- sad, sorrowful, mournful, woeful, heartsick, plaintive, pensive, melancholy, blue
- depressing
Tom's story was very depressing.
- Tom'un hikayesi çok hüzünlüydü.
- sombre
- elegiac
- melancholic
- sorrowful
- sorry
- woeful
- wintry
- (Konuşma Dili) sick at heart
- woebegone
- lugubrious
- wistful
- dejected
- melancholiac
- down
- heavy
- down in the dumps
- melancholy
- mournful
- plaintive
- atrabilious
- dumps
- direful
- hüzün
- blues
- hüzün
- {i} sadness
Her face reflects disgust and sadness, rather than anger.
- Onun yüzü öfkeden daha ziyade tiksinme ve hüzün yansıtıyor.
Your eyes were full of sadness.
- Gözlerin hüzün doluydu.
- hüzünlü olmak
- be gloomy
- hüzünlü hissetmek
- feeling blue
- hüzünlü olmak
- have the blues
- hüzünlü olmak
- be sad
- hüzünlü olmak
- to have the blues
- hüzün
- gloom
- hüzün
- dumps
- hüzün
- {i} gloominess
- hüzün
- sorrow
As long as we're together, all the sorrow is nothing but an occasion to become closer.
- İkimiz olduktan sonra, bütün bu hüzünler, sıcak bir yakınlaşma için bahanedir.
- hüzün
- dejection
- hüzün
- spleen
- hüzün
- sorrowless
- hüzün
- doldrums
- hüzün
- shadow
- hüzün
- sombreness
- hüzün
- sadness, gloom, melancholy, sorrow, grief, the blues
- hüzün
- dole
- hüzün
- dreariness
- hüzün
- dolefulness
- hüzün
- somberness
- hüzün
- melancholy
- hüzün
- ruefulness
- hüzün
- sadness, melancholy
- hüzün
- sad
Smiling sadly, she began to talk.
- O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
This is such a sad story.
- Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.