Alexander Hamilton was a proud man.
- Alexander Hamilton gururlu bir adamdı.
I am proud of being a doctor.
- Doktor olmaktan gururluyum.
He's prideful and arrogant.
- O gururlu ve kibirli.
You shouldn't be so prideful.
- Çok gururlu olmamalısın.
He's prideful and arrogant.
- O gururlu ve kibirli.
She takes pride in her high school.
- O, lisesi ile gurur duyuyor.
When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride.
- O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.
His vainglory put the Republic at risk.
- Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.
Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
- Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
His vainglory put the Republic at risk.
- Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.