gurur

listen to the pronunciation of gurur
التركية - الإنجليزية
pride

Hey, I may have no money, but I still have my pride. - Hey, hiç param olmayabilir ama benim hâlâ bir gururum var.

She is the pride of her class. - O, sınıfının gururudur.

honor, self-esteem
honour
vain

His vainglory put the Republic at risk. - Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.

selfesteem
arrogance
pride, inordinate pride, excessive self-esteem
haughtiness
vainness
elation
lordliness
pride; honour; conceit, arrogance
vanity

Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously. - Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.

vanity, arrogance, conceit, haughtiness
assumption
kudos
loftiness
pride of
lordly
disdain
vainglory

His vainglory put the Republic at risk. - Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.

supercilious
tympany
{i} hauteur
gurur verici
proud

It was the proudest moment of my life. - Hayatımın en gurur verici anıydı.

It was not one of my proudest moments. - O en gurur verici anlarımdan biriydi.

gurur duymak
proud of

She is proud of her students. - O, öğrencileriyle gurur duymaktadır.

Mr. Wilson is proud of his house. - Bay Wilson eviyle gurur duymaktadır.

gurur meselesi
a matter of pride
gurur duymak
to be proud of

He's every reason to be proud of his son. - Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.

gurur duymak
plume on
gurur duymak
be proud

He's every reason to be proud of his son. - Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.

gurur duymak
(Konuşma Dili) hold one's head up
gurur duymak
pride

He takes pride in his work. - O işinden gurur duymaktadır.

gurur kaynağı
source of pride
gurur meselesi
matter for pride
gurur kırmak
proud to break
gurur tablosu
board of pridepride and joy
gurur duyan
proud of
gurur duymak
pride oneself on
gurur duymak
swell
gurur duymak
be elated
gurur duymak
glory
gurur duymak
1. to feel proud of, take pride in. 2. to feel honored
gurur duymak
take a pride in
gurur duymak
pride oneself
gurur duymak
be proud of

He's every reason to be proud of his son. - Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.

gurur duymak
take pride in
gurur duymak
to be proud of, to take pride (in)
gurur duyulacak başarı
(Argo) a feather in someone's cap
gurur gelmek
to become conceited, become haughty
gurur kaynağı
ornament
gurur kırıcı
(deyim) beneath one's dignity
gurur kırıcı
galling
gurur kırıcı davranış
indignity
gurur vermek
make proud
gurur vermek
fill somebody with pride
milli gurur
national pride
zedelemek (gurur)
outrage
gurur duy
{f} pride

She prides herself on her skill in cooking. - Yemek pişirme yeteneğiyle ilgili kendisiyle gurur duyar.

She takes pride in her high school. - O, lisesi ile gurur duyuyor.

gurur duy
plume on
gurur duy
be proud
gurur duy
be proud of

Tom must be proud of himself. - Tom kendisiyle gurur duymalı.

He's every reason to be proud of his son. - Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.

gurur verici
sublime
gurur duymak
glad about
kibir, gurur
arrogance, pride
aşırı gurur
hubris
boş gurur
false pride
boş gurur
vainglory

His vainglory put the Republic at risk. - Onun boş gururu cumhuriyeti tehlikeye attı.

gurur duy
plumeon
haklı gurur
legitimate pride
incinmiş gurur
wounded pride
kendisiyle gurur duyan
smug
nevrotik gurur
(Pisikoloji, Ruhbilim) neurotic pride
yapmaktan gurur duymak
be proud to do
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Kıymetsiz şeylere güvenip mağrur olmak.Evet, gurur ile insan maddi ve mânevi kemalât ve mehâsinden mahrum kalır. Eğer gurur saikasıyla başkaların kemalâtına tenezzül etmeyip, kendi kemâlâtını kâfi ve yüksek görürse, o insan nâkıstır. Böyle insanlar, malumat ve keşfiyatlarını daha yüksek görmekle, eslâf-ı izamın irşâdat ve keşfiyatlarından mahrum kalırlar. Ve evhama mâruz kalarak bütün bütün çizgiden çıkarlar. Halbuki eslâf-ı izâmın kırk günde yaptıkları bir keşfiyatı, bunlar kı
(Osmanlı Dönemi) Kibir. Boş yere güvenmek
Kurum, çalım
Kendini beğenme, büyüklenme, kibir: "Aynı gururu, aynı gülünç itimadı aşkta da gösterirler."- H. C. Yalçın
Övünme
Kendini beğenme, büyüklenme, kibir
Onur. Övünme
azamet
gurur
المفضلات