Tom'un şifresini tahmin etmek kolaydı.
- Tom's password was easy to guess.
Cevabı tahmin etmek gerçekten zor değil.
- It really isn't hard to guess the answer.
O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.
- You sure guessed the critical points of that teacher's exam.
Tahminin oldukça yanlış.
- Your guess is quite wrong.
Sanırım bunu düşünmek zorunda kalacağım.
- I guess I'll have to think it over.
Tahminimi bilmek ister misin?
- Do you want to know my guess?
Bana ne olduğunu tahmin etsene!
- Guess what happened to me.
Bölümün sonunda onun anlamını tahmin etmiş olacaksınız.
- You will have guessed its meaning by the end of the chapter.
Sanırım onu yapamazsın.
- I guess you can't do it.
Burada bir şömine vardı fakat sanırım o yıkıldı.
- There used to be a fireplace here but I guess it's been torn down.
Galiba Tom gerçekten de beni seviyor.
- I guess Tom really loves me.
Galiba gitsem iyi olur.
- I guess I'd better be going.
That album is quite hard to find, but I guess you could look online for a sample song.
He who guesses the riddle shall have the ring.
Such a change of heart in MacPhail, or any other second guesser, is unlikely.