Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Hiçbir garanti yoktur.
- There are no guarantees.
Balıkçı ürünlerinin menşeini ve tazeliğini garanti eder.
- The fishmonger guarantees the origin and freshness of his products.
Güvenlik duvarı, internette güvenliğinizi garanti eder.
- A firewall guarantees your security on the internet.
Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.
- There's no guarantee that the stock will go up.
Onların şirket garantisi otuz gündür.
- Their company guarantee is for thirty days.
Başarımız güvence altındadır.
- Our success is guaranteed.
Tom hiç güvence vermiyor.
- Tom's not making any guarantees.
O onun borçlarına kefil oldu.
- She guaranteed his debts.
O, benim borcuma kefil oldu.
- He guaranteed my debt.
Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
- Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
ABD'de din özgürlüğü Haklar Bildirisinin teminatlarından biridir.
- In the U.S., freedom of religion is one of the guarantees of the Bill of Rights.
Başarını garanti etmem zor.
- It's hard for me to guarantee your success.
Onlara başarıyı garanti etmiyorum.
- I'm not guaranteeing them success.
Ezbere öğrenme sınavları geçmenizde fayda sağlayabilir ama konuyu gerçekten anlayacağınızın teminatı değildir.
- Rote learning might help you to pass exams, but it's no guarantee that you'll really understand the subject matter.
ABD'de din özgürlüğü Haklar Bildirisinin teminatlarından biridir.
- In the U.S., freedom of religion is one of the guarantees of the Bill of Rights.
Can you give me a guarantee that he will be fit for the match?.
The cooker comes with a 5-year guarantee.
... guarantees a decent return with no risk of losing what you put in ...