O aslında serbest piyasa sistemini destekledi.
- He basically supported the free market system.
Tom aslında Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapar.
- Tom does basically the same thing as Mary does.
O temelde onunla aynı görüşte olmayan birisini komünist olarak ilan eder.
- He basically declares anyone who doesn't agree with him a Communist.
Ben temelde hiç kimseyim.
- I'm basically a nobody.
Kati surette reddettim.
- I categorically refused.
Temel olarak planını seviyorum.
- I basically like your plan.
Temel olarak, fikrine katılıyorum.
- Basically, I agree with your opinion.