Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Sandra büyüdüğünde güzel bir kadın oldu.
- Sandra has grown up to be a beautiful woman.
Tom evin etrafında büyümüş olan pek çok yabani otları görebiliyor.
- Tom can see the many weeds that had grown up around the house.
Küçük çocuk yetişkinlerle konuşmaya alışkın.
- The little boy is used to talking with grown-ups.
Madem ki yetişkinsin, ne yapacağına karar vermek senin görevin.
- Now that you are grown-up, it is up to you to decide what to do.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
Şu oğlan sanki bir yetişkinmiş gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
What one was a farm was grown with trees.
We not only have to cultivate our home-grown talent better, but we also need to stimulate the flow of talent into our country.
... same rules, because that's how our economy's grown. That's how we built the world's ...
... of the earth, the human population, has grown 1,000 fold from approximately seven million ...