Sana gerekten korkunç bir şey göstereyim.
- Let me show you something really awesome.
Onun korkunç olduğunu düşündüm.
- I thought it was awesome.
Tom'un sadakatı takdire şayandır.
- Tom's loyalty is admirable.
Sen takdire değer bir iş yaptın.
- You've done an admirable job.
Onun özverisi takdire değer.
- His self-denial is admirable.
Tom hayranlık uyandıran bir iş yaptı.
- Tom has done an admirable job.