Sınırlar diye bir şey yoktur, ne düşünce, fikir dünyamızda, ne de duygularımızda. Hep korkudur, bizi sınırlayan.
- Es gibt keine Grenzen, weder für unsere Gedanken noch für unsere Gefühle. Es ist die Angst, die uns immer Grenzen setzt.
Tiber nehri Roma'yı iki parçaya böler.
- The Tiber divides Rome into two parts.
Kültür onları birleştirirken politika insanları böler.
- Politics divides people, while culture unites them.
In molecular gastronomy, no boundaries are set on the creativity of the cooks.
- In der molekularen Küche sind der Kreativität der Köche keine Grenzen gesetzt.
Your boundaries don't confine me.
- Deine Grenzen begrenzen mich nicht.