Gemi ufkun ötesinde kayboldu.
- The ship disappeared beyond the horizon.
Bu iş benim kavramamın ötesindedir.
- This work is beyond my grasp.
Tom onun ötesine gitti.
- Tom went beyond that.
Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir.
- Being happy doesn't mean that everything is perfect, but rather that you've decided to look beyond the imperfections.
Takımım hiç çeyrek finalden öteye gidemedi.
- My team has never advanced beyond the quarter-finals.
Tom normal çalışma saatlerinin dışında çalıştığında %50 zamlı aldı.
- Tom got time and a half when he worked beyond his usual quitting time.
İnsan bünyesi, Dünya dışındaki ortamlara uyum sağlayabilecek kadar esnek mi?
- Is the human condition flexible enough to adapt to environments beyond Earth?
O, kazandığından çok para harcıyor.
- He lives beyond his means.
Onlar kazandıklarından çok para harcıyorlar.
- They live beyond their means.
... But our aspirations are greater than that. ...
... return to being better educated is far greater than it was even a generation ago. Look ...