greater in degree, number or quantity

listen to the pronunciation of greater in degree, number or quantity
الإنجليزية - التركية

تعريف greater in degree, number or quantity في الإنجليزية التركية القاموس.

more
{s} daha fazla

Cüzdanımda daha fazla para yok. - I have no more money in my wallet.

Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır. - Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.

more
daha

Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü? - I'd like to stay one more night. Is that possible?

O harcadığından daha fazla para kazanıyor. - She earns more than she spends.

more
(Bilgisayar) ayrıntılar
more
(Bilgisayar) tümü
more
(Bilgisayar) en çok
more
(Bilgisayar) başka

Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur. - Tom reads more books than anyone else I know.

İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır. - Cows are more useful than any other animal in this country.

more
(Bilgisayar) tüm

Ateistlerin tüm dindar ve sosyalistlerden daha merhametli olduğunu biliyorum. - I know atheists that have more humanity than all these religious and these socialists.

Tüm istediğim biraz daha dikkatti. - All I wanted was a little more attention.

more
-den daha çok
more
(Bilgisayar) tüm seçenekler
more
ziyade

Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır. - A bat is no more a bird than a rat is.

Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer. - More people get into trouble for things they say rather than for what they do.

more
(Bilgisayar) ek bilgi
more
daha çok

Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir. - Humility often gains more than pride.

Seni ondan daha çok seviyorum. - I love you more than her.

more
neither more nor less ne fazla ne eksik
more
{s} daha: one more time bir kez daha. two more oranges iki
more
fazla bir şey

Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok. - There's nothing more you can do for me.

İçecek daha fazla bir şey yok. - There's nothing more to drink.

more
tam o kadar
more
takriben
more
bir kat fazla
الإنجليزية - الإنجليزية
{a} moe
{a} more
greater in degree, number or quantity
المفضلات