Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.
- It's been a long time since I visited my grandmother.
Büyükbabam benim doğumumdan kısa bir süre sonra öldü.
- My grandfather died shortly after my birth.
Ben sadece üç bin dolar yaptım.
- I just made three grand.
Ben büyük annemin yüzünü tam olarak hatırlamıyorum.
- I don't remember my grandmother's face accurately.
Büyük babam tam böyle bir arabaya sahip oldu.
- My grandfather owned a car just like this.
Babaannem 75 yaşında.
- My grandma is 75 years old.
Tom'un büyük büyük büyük babaannesi İskoçya'da yaşadı.
- Tom's great-great-great grandmother lived in Scotland.
Büyükannem kendisinin bütün hayatını bana anlattı.
- My grandmother told me about her whole life.
Tom bütün yaz büyükannesi ile birlikte kalıyor.
- Tom has been staying with his grandmother all summer.
Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.
- My grandfather usually eats breakfast at six.
Onun büyük babası yüksek rütbeli bir askerdi.
- His grandfather was a soldier of high degree.
Benim torunum çok yüksek sesle bağırır.
- My grandson cries very loud.
Büyükanne torunlarına tatlılar vermektedir.
- The grandmother gives sweets to her grandchildren.
O ezgiyi kuyruklu piyanosunda çaldı.
- She played that tune on her grand piano.
Kuyruklu piyanonun hiçbir pedalı yoktur.
- The grand piano has no pedal at all.
Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.
- My grandmother can cook very well.
Büyükannem çok iyi göremez.
- My grandmother can't see very well.
Bu görkemli planları yapmak iyi fakat tabağında sahip olduğunla başlamanı istiyorum.
- It's fine to make grandiose plans, but I'd like you to start with what you have on your plate.
Onun büyükbabasının ölümünü işitmesinin ilk şokundan sonra, kız ağlamaya başladı.
- After the initial shock of hearing of her grandfather's death, the girl started to cry.
Bu görkemli planları yapmak iyi fakat tabağında sahip olduğunla başlamanı istiyorum.
- It's fine to make grandiose plans, but I'd like you to start with what you have on your plate.
Büyükannem bana hoş peri masalları anlatırdı.
- My grandmother used to tell me pleasant fairy tales.
Büyükbaba ve büyükannelerim kroket oynamaktan hoşlanırlar.
- My grandparents enjoy playing croquet.
Dedem güzel günlerde yürüyüşe gider.
- My grandfather goes for a walk on fine days.
Üç tane güzel kız torunum var.
- I have three beautiful granddaughters.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.