grandam

listen to the pronunciation of grandam
الإنجليزية - التركية
yaşlı kadın
büyükanne
{i} nine
grandmother
{i} babaanne

Babaannem uçabiliyor. - My grandmother can fly.

Benim babaannem çay törenlerini seviyor. - My paternal grandmother enjoys tea ceremonies.

grandmother
{i} anneanne

Anneannem yavaşça konuşuyor. - My grandmother speaks slowly.

Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı. - When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.

grandmother
büyük anne

O, genç olduğu için, hasta büyük annesine özveriyle hizmet etti. - Young as she was, she devotedly attended on her sick grandmother.

Büyük annem giysiler örmeyi seviyor. - My grandmother likes to weave things.

grandmother
{i} büyükanne

Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu. - It's been a long time since I visited my grandmother.

Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi. - My grandmother gave me more than I wanted.

grandmother
{i} nine

Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor. - That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.

Ninem bu sabah mektubu yolladı. - My grandmother posted the letter this morning.

الإنجليزية - الإنجليزية
old lady, elderly woman
grandmother
An old woman; specifically, a grandmother
Ankoorian term for a grandmother Gill uses it
{i} grandmother; elderly woman
A grandam
grannam
grandam

    الواصلة

    gran·dam

    النطق

    علم أصول الكلمات

    [ 'gran-"dam, -d&m ] (noun.) 13th century. From the French grand dame
المفضلات