تعريف grading في الإنجليزية التركية القاموس.
- ayırma
- (Denizbilim,Teknik) sınıflama
- reglaj
- tasnif
- set
- kümeleme
- (İnşaat,Teknik) granülometri
- toprak düzlemesi
- öbeklendirme
- artırma
- gradasyon
- derecelendirerek
- klasman
- (Dilbilim) aşamalama
- sıralama
- {f} derece ver
- sınıflandırma
- dereceleme
- (isim) sınıflandırma
- (Mukavele) reglaj, tesviye
- derecelenme
- (İnşaat) tane boyut dağılımı
- düzenleme
- derece vermek
- toprak düzeltme
- not verme
- tesviye etme
- toprak tesviyesi
- düzeltme
- grade
- rütbe
- grade
- puanlamak
- grade
- aşama
- grade
- sınıf
O sekizinci sınıftaydı.
- She was in the eighth grade.
O, onuncu sınıfta okuyor.
- He is in the tenth grade.
- grade
- kademe
- grading curve
- granülometri eğrisi
- grading curve
- granülometri eğrisi, tane boyutu dağılışı eğrisi
- grading machine
- makine sınıflandırma
- grading glass
- (Arılık) sınıflandırma kabı
- grading plan
- düzleme planı
- grading works
- (Çevre) dereceleme çalışması
- grade
- {i} seviye
Seviyemi yükseltmek için çaba sarfettim.
- I made efforts to improve my grades.
Sadece sıkı çalışırsanız, seviyeleriniz çok gelişecek.
- If you just work hard, your grades will improve a lot.
- grade
- derece
Tom'un olağanüstü dereceleri var.
- Tom got extraordinary grades.
Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
- We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
- grade
- sınıflamak
- grade
- Not, ders notu, sınav notu
- grad
- mezun
Umarım sınavlarda mezun olurum.
- I hope to graduate at the exams.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- grade
- {f} derecelendirmek
- grade
- {i} kalite
Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.
- This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.
- grade
- {i} başarı notu
- grade
- düzlemek
- grade
- tasnif etmek
- grade
- yokuş
- grade
- sınıf (ilköğretimde)
- grade
- (Arılık) balı sınıflandırma
- grade
- (İnşaat) kot
- grade
- (Coğrafya) yer seviyesi
- grade
- (mal) tasnif etmek
- grade
- tenör
- grade
- paye
- grade
- ayar
- grade
- tabaka
- grade
- derecelendirme yapmak
- grade
- (Dilbilim) puan
İyi puanlar için bir ödül aldılar.
- They got an award for good grades.
Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.
- These are graded on a hundred-point scale.
- grade
- tesviye etmek
- grade
- cins
- grade
- (askeri) rütbe
- grade
- ayırmak
- grade
- meyil
- grade
- grad
- grade
- dereceli
- grade
- numara
- grad
- mezun kimse
- grade
- not
Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.
- The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research.
Test notlarının ne kadar önemli olduğu hakkında bir fikrin var mı?
- Do you have any idea how important your test grades are?
- grade
- sınıflandırmak
- grade
- eğim
- grade
- pille
- continuous grading
- (İnşaat) sürekli granülometri
- errors in grading
- (Eğitim) not vermedeki hatalar
- grad
- (isim) mezun
- grad
- i., k.dili. mezun
- grade
- {f} düzenlemek
- grade
- {f} not vermek
- grade
- tonları tanzim etmek
- grade
- tesviye etmek yolu kazıy
- grade
- {i} (ilköğretimde) sınıf: He's six years old and in the first grade. Altı yaşında ve birinci sınıfta
- grade
- {i} basamak
- grade
- derecelere ayırmak
- grade
- {i} düzey
- grade
- f sınıflandırmak
- grade
- meyil okul sınıfı
- grade
- {f} düzeltmek
- grade
- (Askeri) GRAD: Açıları ölçmek ve ifade etmekte kullanılan ve bir derecenin onda/dokuzuna tekabül eden ölçü birimi. Bu birim bir dairenin dörtyüzde biri olan açı esasına dayanır
- grade
- not rütbe
- grade
- derece,v.derecelendir: n.derece
- labour grading
- iş değerlendirmesi
- labour grading
- iş değerleme
- wool grading
- (Tekstil) yün sınıflandırması