تعريف graded في الإنجليزية التركية القاموس.
- sınıflandırılmış
- basamaklı
- ayrılmış
- {f} derecelendir
Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.
- These are graded on a hundred-point scale.
- seçilmiş
- derecelendirilmiş
- grade
- rütbe
- grade
- puanlamak
- grade
- aşama
- grade
- sınıf
O, onuncu sınıfta okuyor.
- He is in the tenth grade.
Yedinci sınıftayken okulu bıraktım.
- I dropped out of school when I was in the 7th grade.
- grade
- kademe
- graded coal
- elenmiş kömür
- graded gravel
- (Mimarlık) Tasnif edilmiş çakıl, elenmiş çakıl, derecelendirilmiş çakıl
The typical sand bed has tile underdrains by 12 inches of graded gravel.
- graded profile
- denge profili, denge yanayi
- graded readers
- kademeli okuyucular
- graded terrace
- meyilli teras, eğimli teras
- graded bedding
- dereceli tabakalanma
- graded sediment
- dereceli sediment
- grade
- {i} seviye
Seviyemi yükseltmek için çaba sarfettim.
- I made efforts to improve my grades.
Sadece sıkı çalışırsanız, seviyeleriniz çok gelişecek.
- If you just work hard, your grades will improve a lot.
- grade
- derece
Tom'un olağanüstü dereceleri var.
- Tom got extraordinary grades.
Testleri derecelendirdin mi?
- Did you grade the tests?
- grade
- sınıflamak
- functionally graded material
- İşlevsel tabakalı kompozit malzeme
- grade
- Not, ders notu, sınav notu
- grad
- mezun
Umarım sınavlarda mezun olurum.
- I hope to graduate at the exams.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- grade
- {f} derecelendirmek
- grade
- {i} kalite
Bu tekne üstün kaliteli alüminyum ve yüksek güçlü demir ile yapılır.
- This boat is made with high grade aluminum and high strength iron.
- grade
- {i} başarı notu
- grade
- düzlemek
- grade
- tasnif etmek
- grade
- yokuş
- grade
- sınıf (ilköğretimde)
- grade
- (Arılık) balı sınıflandırma
- grade
- (İnşaat) kot
- grade
- (Coğrafya) yer seviyesi
- grade
- (mal) tasnif etmek
- grade
- tenör
- grade
- paye
- grade
- ayar
- grade
- tabaka
- grade
- derecelendirme yapmak
- grade
- (Dilbilim) puan
Bunlar yüz puanlık bir ölçekte derecelendirilir.
- These are graded on a hundred-point scale.
İyi puanlar için bir ödül aldılar.
- They got an award for good grades.
- grade
- tesviye etmek
- grade
- cins
- grade
- (askeri) rütbe
- grade
- ayırmak
- grade
- meyil
- grade
- grad
- grade
- dereceli
- grade
- numara
- poor graded
- düşük kaliteli
- poorly graded
- kötü derecelenmiş
- grad
- mezun kimse
- grade
- not
Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.
- The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research.
İyi notlar alma, çok çalışmayı gerektirir.
- Making good grades requires studying hard.
- grade
- sınıflandırmak
- grade
- eğim
- grade
- pille
- down-graded
- aşağı dereceli
- badly graded sand
- tane dağılımı uygunsuz kum
- closely graded
- (İnşaat) üniform granülometrili
- closely graded soil
- (İnşaat) uniform derecelenmiş zemin
- continuously graded aggregate
- (İnşaat) sürekli gradasyonlu agrega
- gap-graded soil
- aralıklı derecelenmiş zemin
- grad
- (isim) mezun
- grad
- i., k.dili. mezun
- grade
- {f} düzenlemek
- grade
- {f} not vermek
- grade
- tonları tanzim etmek
- grade
- tesviye etmek yolu kazıy
- grade
- {i} (ilköğretimde) sınıf: He's six years old and in the first grade. Altı yaşında ve birinci sınıfta
- grade
- {i} basamak
- grade
- derecelere ayırmak
- grade
- {i} düzey
- grade
- f sınıflandırmak
- grade
- meyil okul sınıfı
- grade
- {f} düzeltmek
- grade
- (Askeri) GRAD: Açıları ölçmek ve ifade etmekte kullanılan ve bir derecenin onda/dokuzuna tekabül eden ölçü birimi. Bu birim bir dairenin dörtyüzde biri olan açı esasına dayanır
- grade
- not rütbe
- grade
- derece,v.derecelendir: n.derece
- poorly graded gravel
- kötü derecelenmiş çakıl
- poorly graded sand
- zayıf gradasyonlu kum
- poorly graded sand
- kötü derecelenmiş kum
- poorly graded soil
- kötü derecelenmiş zemin
- post graded school
- (Askeri) İHTİSAS OKULU: İhtisas tahsili yapılan okul
- uniformly graded sand
- tekboy kum
- uniformly graded soil
- uniform derecelenmiş toprak
- well-graded
- iyi derecelenmiş