Ben refah yaşayacağım.
- I'll live on welfare.
Öğrencilerimizin deprem kurbanlarının refahına katkıda bulunmaları için bize izin verin; cebimizdeki bozuk paralar bile bir yere kadar yeterli olacaktır.
- Let us students contribute to the welfare of the victims of the earthquake; even loose change will go a long way.
Sosyal refahla ilgili konferansa katıldı.
- She attended the lecture on social welfare.
Almanlar güçlü bir sosyal refah devletine değer verirler.
- Germans value a strong social welfare state.