Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.
- I am happy about your good luck.
Sana iyi şanslar diliyorum.
- I wish you good luck.
Yanan binadan kurtarılacak kadar iyi bir talihe sahipti.
- He had the good fortune to be rescued from the burning building.
Yanan binadan kurtarılacak kadar iyi bir talihe sahipti.
- He had the good fortune to be rescued from the burning building.
Bu benim uğurlu eşyam.
- This is my good luck charm.
Bu kitap benim uğurlu eşyam. Onu her beş ayda okurum.
- This book is my good luck charm. I read it every five months.
Onun güzel bir kızla evlenme şansı vardı.
- He had the fortune to marry a nice girl.
Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
- You'll make a fortune by taking a chance.
Babam bana büyük bir servet bıraktı.
- My father left me a large fortune.
Ben sansüre inanıyorum. Onun sayesinde bir servet yaptım.
- I believe in censorship. I made a fortune out of it.
Herkes kendi kaderini çizer.
- Everybody is the architect of their own fortune.
Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
- You'll make a fortune by taking a chance.
Tom bütün servetini hayır için bağışladı.
- Tom donated his entire fortune to charity.
Sami tüm servetini hayır kurumuna bıraktı.
- Sami left his entire fortune to charity.
Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.
- I am happy about your good luck.
Güle güle ve iyi şanslar.
- Goodbye and good luck.
Güle güle ve iyi şanslar.
- Goodbye and good luck.
Hoşça kal ve iyi şanslar.
- Good-bye and good luck.
Konuşma yarışmasında birincilik ödülünü kazanma şansım vardı.
- I had the fortune to win the first prize in the speech contest.
Leyla'nın babası servetini petrol endüstrisinde kazandı.
- Layla's father made his fortune in the oil industry.
Sana iyi şanslar diliyorum.
- I wish you good luck.
Güle güle ve iyi şanslar.
- Goodbye and good luck.
... - GOOD LUCK WITH THAT. - THANKS, BALDY. ...
... ( laughs ) Good luck, Charlie. ...