Anne az önce alışveriş için dışarı çıktı.
- Mother has just gone out shopping.
Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
- You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
İtfaiyeci geldiğinde yangın çoktan sönmüştü.
- The fire had already gone out by the time the firemen arrived.
Ben dışarı çıkmak istemiyorum.
- I don't want to go out.
Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.
- I would rather stay at home than go out.
Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
- It's fun to go out with him.
İşten sonra bir içki için dışarıya çıkmak ister misin?
- Would you like to go out for a drink after work?
Benimle flört etmek ister misin?
- Would you like to go out with me?
Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.
- Although the pressure of studying at the University of Cambridge is very high, many students still have time to go out and have fun.
Dün dışarı çıkmak zorunda kaldım.
- I was obliged to go out yesterday.
Köpek dışarı gitmek istiyor.
- The dog wants to go outside.
Tom'un köpeği dışarı gitmek istedi.
- Tom's dog wanted to go outside.
Baba, dışarıya çıkıp oyun oynayabilir miyim?
- Daddy, may I go out and play?
Bu öğleden sonra dışarıya çıkacağım.
- I'm going to go out this afternoon.
The lights went out.
They've been going out since for 3 years now, but still live apart.
He thought Nehru jackets went out only in the late seventies.
After going to Joan's for dinner, they went out.
And cold the poor man lies at night, / And so goes out the year.
... half of them, of the ones have been invested in, they've gone out of business. A number ...
... dollars. And these businesses ' many of them have gone out of business. I think about ...