Bisikletimi kaybolmuş buldum.
- I found my bicycle gone.
Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!
- I cannot grill this meat. It has gone bad!
O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
- She may have gone out to do some shopping.
İstasyona vardığımda, benim treni gitmiş buldum.
- Arriving at the station, I found my train gone.
Tom dünden beri kayıp.
- Tom has been gone since yesterday.
Tüm kitaplarım kayıp.
- All my books are gone.
Tom sadece on beş dakika kendinden geçmişti.
- Tom was only gone for fifteen minutes.
Tom'un gerçekten ölmüş olacağına inanamıyorum.
- I can't believe Tom is really gone.
Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
- They would have been killed if the car had gone over the cliff.
Ben tanımadan önce yaz geçmişti.
- The summer had gone before I knew it.
Ben tanımadan önce yaz geçmişti.
- The summer had gone before I knew.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Bay White Kanada'ya gitti.
- Mr White has gone to Canada.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Bay White Kanada'ya gitti.
- Mr White has gone to Canada.
Babam öldüğünden bu yana 10 yıl geçti.
- Ten years have gone by since my father died.
Arkadaşım öldüğünden beri sadece bir yıl geçti.
- Just one year has gone by since my friend died.
O bir yürüyüş için dışarı çıktı.
- He has gone out for a walk.
Anne az önce alışveriş için dışarı çıktı.
- Mother has just gone out shopping.
Ortalama sıcaklık yükseldi.
- The average temperature has gone up.
Yaşamanın maliyeti yükseldi.
- The cost of living has gone up.
Tom hem Mary hem de Alice'le buluşmaya gitti.
- Tom has gone on dates with both Mary and Alice.
O az önce izinli gitti.
- He's just gone on leave.
İtfaiyeci geldiğinde yangın çoktan sönmüştü.
- The fire had already gone out by the time the firemen arrived.
all the money i had is now gone.
Misafirlerin hepsi gittiler.
- The guests are all gone.
Burada olan insanların hepsi gitti.
- The people who were here have all gone.
You'd better hurry up, it's gone four o'clock.
I'm afraid all the coffee's gone at the moment.
Dude, look at Jack. He's completely gone.
Are they gone already?.
The days of my youth are gone.
Now my friend wants to fix his house but it is like locking the barn door after the horse is gone. There was a flood and the damage is already done.
After Mary failed the examination, she said she would study hard after that. She wanted to lock the barn door after the horse was stolen.
... gone and done with. ...
... we have gone after Al Qaeda's leadership like never before and Osama bin Laden is dead. ...