I like playing tennis and golf.
- Tenis ve golf oynamaktan hoşlanırım.
Robert was so busy he had to turn down an invitation to play golf.
- Robert o kadar meşguldu ki golf oynamak için bir daveti geri çevirmek zorunda kaldı.
He'll play golf even if it rains.
- Yağmur yağsa bile golf oynayacak.
He played golf last Sunday.
- O, geçen pazar günü golf oynadı.