going with; associated; concomitant

listen to the pronunciation of going with; associated; concomitant
الإنجليزية - التركية

تعريف going with; associated; concomitant في الإنجليزية التركية القاموس.

attendant
{i} görevli

Tom bir benzin istasyonu görevlisi olarak çalıştı. - Tom worked as a gas station attendant.

Uçuş görevlisi Tom'u uyandırmak için salladı ve ona uçağın indiğini söyledi. - The flight attendant shook Tom awake and told him that the plane had landed.

attendant
katılan

Katılanlar tüm ihtiyaçlarımızı tahmin etti. - The attendants anticipated all our needs.

attendant
hazır bulunan
attendant
bağlı
attendant
ilişkili
attendant
yardımcı
attendant
görevli memur
attendant
hizmetli
attendant
(sıfat) bakan, ilgilenen, mevcut, eşlik eden, beraberinde olan
attendant
{i} refakâtçi
attendant
{s} eşlik eden
attendant
{s} ilgilenen
attendant
(isim) görevli, bakıcı, hizmetli, operatör, refakâtçi, eşlik eden kimse
attendant
{s} mevcut
attendant
{i} (bir hizmette bulunan) görevli: shop attendant tezgâh(Tarih) theater attendant biletleri kontrol eden veya yer gösteren görevli. flight
attendant
{i} eşlik eden kimse
attendant
{s} beraberinde olan
attendant
bağlı/bakıcı
attendant
{i} operatör
الإنجليزية - الإنجليزية
attendant
going with; associated; concomitant
المفضلات