Tom şu anda yatmak istemiyor.
- Tom doesn't want to go to bed right now.
Saat kaçta yatmak zorunda kalacaksın?
- What time will you have to go to bed?
Telefon çaldığında yatmaya gitmek üzereydim.
- I was about to go to bed when the phone rang.
Birisi kapıyı çaldığında o yatmaya gitmek üzereydi.
- She was about to go to bed when someone knocked on the door.
Genellikle dokuzda yatarım.
- I usually go to bed at nine.
Çok yorgunum; Sanırım yatacağım.
- I'm really tired; I think I'll go to bed.
It's been a long day - I think I'll just go to bed.