Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.
- You should go ahead and do it, just like you said you would.
Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
- If you've got something to say, go ahead and say it.
Önden buyuralım ve yiyelim.
- Let's go ahead and eat.
Sizin kaleminizi kullanabilir miyim? Tabii, buyurun.
- May I use your pencil? Sure go ahead.
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
- I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
İlerleyin ve Tom'a sorun.
- Go ahead and ask Tom.
Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
- If you have something to say, go ahead and say it.
Kesinlikle. Devam et.
- By all means. Go ahead.
Go ahead and eat without me. I expect to be very late.
... raced ahead ...
... happens ahead of you. ...